Simurg gerçekten kurtarıcı mıydı?
Ümmügülsüm Gelgeç
Simurg’un hikayesini duymuşsunuzdur. Simurg diğer adıyla Zümrüd-ü Anka kuşu. Simurg bildiğiniz üzere kuşlar camiasında efsanedir. Peki kısaca bahsedelim mi hikâyesinden? Varış noktamız açısından kıymetli bir hikaye olacaktır.
Kuşlar aleminde Simurg bilge ve kurtarıcı olarak görülür. Ancak bir gün bile kuşlardan onu gören olmamıştır. Fakat tam umutlar tükenirken bir kuş, kurtarıcılarının yani Simurg’un kanadından bir tüy bulduğunu söyler ve kuşlar toplanıp Simurg’u bulmak için yola koyulurlar. Yolda vazgeçenler olacaktır, çetin imtihanlara dayanamayanlar olacaktır, pes edenler, yorulanlar, yolun sonunu göremeyenler olacaktır. Kaf dağının ardındaki Simurg’a varmayı amaçlayan çetin imtihanlara göğüs geren azmi elden bırakmayan kuşlar ise amacına ulaşacaktır. Amaç neydi sahi Simurg’u bulmak mıydı? Yoksa kendini bulamayanlar kendini arama yolunda mıydı? Yolun sonuna sadece otuz kuş gelebildi ve gelen otuz kuş bir baktı ki ne Simurg var, ne kaf dağı. Meğer her şey efsaneymiş. O an anlamışlar ki kurtarıcı sandıkları Simurg kendileriymiş ve aştıkları yollar kendilerini bulma yoluymuş.
İnsanlara baktığımda da aynı hikayeyi görüyorum gözlerinde, herkes bir kurtarıcı bir Mesih bulma arayışında. Peki neden kendi kurtarıcısının yine kendisi olduğunun farkına varmıyor? Eşref-i Mahlukat olarak yaratılan insanoğlu kendi içinde yatan güçten bu denli habersiz olamaz. Bir kurtarıcı bekleyip harekete geçmemek yahut hayatımıza aldığımız insanları kurtarıcı olarak görmek Allah’ın biricik yarattığı bizlere ihanettir, özümüze, bedenimize, ruhumuza ihanettir. “Ne varsa içindedir” “Onun içindeki odur” demiyor mu Mevlana? Aradığın şey içinde, özlediğin şey içinde, sevdiğin şeyler içinde.. Bırak dışarda beyhude dolaşmaları kaf dağı yok, kaldı masallarda. Simurg bir efsaneydi eski diyarlarda. Simurg sensin! Aradığın kişi sensin! Kurtarıcın sensin! Bekleme artık dilek tutmak için yıldızların kaymasını, sadece harekete geçmelisin çaba göstermelisin ve hedeflerinin seni asla terk etmeyeceğini bilerek emin adımlarla hayallerinin peşinden gitmelisin. Peki yok mu hiç hayalin o zaman evvela bir hayal kurmalısın. Ne diyor bak Yahya Kemal:
“Çıktığın yolda, bugün, yelken açık, yapyalnız,
Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervâsız,
Yürü! Hür mâviliğin bittiği son hadde kadar!...
İnsan, âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar.”