Bazı yaralar tek başına sarılmıyor..!
Şahin Yaldızlı
Geçtiğimiz haftalarda 6 Şubat depreminin ağır yaralı kentlerinden biri olan Hatay’daydım. Depremden sonra hayalet şehir olarak anılan Hatay…
Aslında yazımı kimseyi eleştirmek ya da birilerini övmek için yazmıyorum. Depremzede vatandaşlarla bir gün geçirirken, şehrin önemli ilçelerini de gözlemleme imkânı buldum.
Öncellikle şunu belirtmem gerekirse, Konya Büyükşehir Belediyesi, ilde çok önemli çalışmalara imza atmış atmaya devam ediyor. Bu konuda Konya’nın ve Konyalının hakkını teslim etmek gerekir. Aslında sadece Konya değil, ülkenin birçok ilinde ‘vefa’ örneği denilecek, yardımlar yapılmış zamanında…
Peki ya şimdi durum ne?
Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesi merkezi 6 Şubat depreminin üzerinden 3 ay sonra 2 yıl geçmiş olacak. Depremin ağır yaralarını sarmaya çalışan Hatay halkı, yaşamın zorlu şartlarına karşı da ayakta kalmaya çalışıyor.
İlk fırsatta kendimi depremzedelerin yaşadığı konteyner kentlere attım. Amacım, çeşitli medyalarda yayınlanan, ‘Hatay ayağa kalktı, kimsenin bir sorunu kalmadı…’ ya da ‘Hatay’da hiçbir hizmet yok, herkes perişan…’ gibi söylemlerin ne kadar doğru olup, olmadığını yerinde görmekti. Birçok kişiyle oturdum ve saatlerce konuştuk.
Depremzedelerin genel söylemleri
Depremzedelerin konuşmalarını sizinle paylaşacağım. Onlar anlatıyor; ‘Deprem zamanında buraya birçok kişi geldi. Binlerce yardım tırları… Ve gelen giden eksik olmuyordu. Bu durum yaklaşık olarak 6 ay sürdü. Biz o süreçler hiç yalnız kalmayacağımızı düşünüyorduk. Aslında pekte düşündüğümüz gibi olmadı. Nazımız 6 ay sürdü. 6 ay sonunda evli evine, köylü köyüne… Biz Hataylılar yine ilk gün gibi tek başımıza yaralarımızla…
Kaldığımız konteynerlerde sorunlar bitmek bilmedi. Konteynerler su alıyor. Bir yağışta her yer lağım kokuyor. Çocuklarımız hastalanıyor. Sorunların çözümü için uğraşanlar var ancak onlar da eksik kalıyor…
Binlerce insan hangi birilerine yardımcı olacaklar ki? Sorunlarımızın çözümü bir yana dursun psikolojik olarak da çöktük. Yalnız kaldık, bizi çabuk unuttular. Hem muhalefeti hem de hükümeti…’ Ben susuyorum, onlar anlatıyor. ‘Haklısınız’ diyorum. Başka da diyecek bir şey bulamıyorum.
Şehirden gözlemler…
Gözlemlerini anlatırken, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk’ün hakkını vermek istiyorum. Öntürk, her ne kadar yeni seçilmiş olsa da şehri ayağa kaldırmayı aklına koymuş bir yönetici. Kısa sürede yaptığı işlerden de bu anlaşılır olsa gerek. Ancak tek başına bir şehri inşa etmek kolay değil, bu söylemi de gözlemlerimi aktarırken, anlayacaksınız.
İlden ayrılmaya yakın, şehri gözlemliyorum. Şehrin bazı yerlerini görünce ‘nerde sorunlar, nerde dışarıda kalan insanlar, her yer güllük gülistanlık, ’ biraz daha ara mahallelere giriyorum, yıkılmayı bekleyen binalar, yarılmış,
onarılmayı bekleyen yollar, kökünden sökülen otobüs durakları, şehrin merkezini saran kule vinçler, çamurdan kurtulmayı bekleyen sokaklar, işinden olan ve iş bulmaya çalışan insanlar… ‘ içimden haklılar unuttuk, yalnız bıraktık’ dedim, demek zorunda kaldım!
Velhasıl bazı yaralar tek başına sarılmıyor ve oradaki yaralar ilk günkü gibi kanıyor..!