Ramazan Sayar

Yunus Peygamber

Ramazan Sayar

Balık karnındayken deryaları seyreden 
Kabak köküne yaslanan Yunus peygamber yatur.

Yunus (as) bundan iki bin beş yüz sene önce nüfusu yüz bini aşkın Musul yakınlarında bulunan Ninova şehri halkına peygamber olarak gönderildi. Kendiside Ninova’lı idi. Balık yuttuğu için Zinnun adı ile de anılmıştır.

Putlara tapan Ninova halkını senelerce Allah’a iman ve ibadet etmeye davet etti. Kavmi ona iman etmedikleri gibi birçok eza ve cefada bulundular. Onunla alay ettiler fakat Yunus(as) yılmadan ümitsizliğe kapılmadan onları hak dine davet etti. Allah’ü Teala’nın azabı ile korkuttu. Ninova halkı ise: “Tek bir kişinin hatırı için azap inip herkesi yok edecekse müsaade et bu azap gelsin.” Deyip alay ettiler. Yunus (as) kavminin küfürde ısrar etmesine üzülüp onların arasından ayrıldı. Allah’ü Teala vahyedip; “Kullarımın arasından ayrılmakta acele ettin. Geri dön, kırk gün daha onları imana çağır.” Buyurdu. Yunus (as) bu ilahi emir üzerine kavmine döndü ve onları hak dine davete devam etti. Otuz yedi gün aralarında kaldı. Kavmi yine inanmadı. Bunun üzerine Yunus (as), “O halde üç güne kadar başınıza gelecek azabı bekleyin, bunun işareti önce benizleriniz sararacaktır.” Buyurdu. İlahi bir emir gelmeden üzüntüyle aralarından ayrıldı. 

Yunus’un (as) haber verdiği gün gelince benizleri sarardı, gökyüzü karardı. Şehri simsiyah bir duman kapladı. Herkesi korku ve telaş sardı. Feryat ve figana başladılar. “Yunus (as) aramızda ise korkmayın, eğer gitmişse azap bizi helak edecektir.” Diye söyleştiler. O zaman Allah’ü Teala kalplerine pişmanlık hissini verdi. Onlar tövbe etmek arzusu ile yaşlı Salih bir zat’a geldiler ve ne yapmaları gerektiğini sordular. O zat da henüz azabın gelmesine iki gün olduğunu tövbe etmeleri ve azabın kaldırılması için dua etmelerini tavsiye etti. 

Bunun üzerine Ninova halkı şehrin yakınındaki yüksek bir tepeye çıkıp Allah’ü Teala ve O’nun peygamberi Yunus’a (as) iman ettiler. Allah’ü Teala’ya dua edip azabı kaldırmasını niyaz ettiler. O zamana kadar yaptıkları her türlü kötülük ve haksızlığa da tövbe ettiler. Hatta öyle oldu ki, evlerinde ki başkasına ait olan taşları söküp sahiplerine iade ettiler. Bunun üzerine Allah’ü Teala tövbelerini kabul edip, azabı üzerlerinden kaldırdı. Duanın yapıldığı gün Cuma olup, aşure günüydü. Sonra sevinç içinde şehre dönen Ninova halkı şehirde Yunus’u (as) aramaya başladılar.

Yunus da (as) ayrılışından bir müddet sonra kavminin hallerini öğrenmek için Ninova’ya yakın bir yere geldiğinde azabın rahmete döndürüldüğünü gördü. Fakat şehre girmedi. “Eğer şehre girersem beni yalancılıkla itham ederler.” Diyerek çöl tarafına yöneldi ve oradan uzaklaştı. Dicle nehri kenarına vardı. Ancak buraya Allah’ü Teala’dan emir almadan gelmişti. Dicle nehri kenarındayken yolcularla dolu olan bir gemiye bindi. Gemi hareket edip kıyıdan uzaklaştı. Gemi bir müddet seyrettikten sonra durdu ve kımıldamaz oldu.

Gemidekiler şaşırıp kaldılar. Ne kadar çalıştılarsa da gemiyi bir türlü yürütemediler. Sonra da; “ Aramızda bulunan bir suçlu yüzünden gemi yürümüyor.” Diye aralarında söylendiler. Geminin batacağından endişe edip paniğe kapıldılar. Durumu uğursuzluk kabul edip: “Burada efendisinden kaçan bir kul vardır. Kura atalım o meydana çıkar.” Diye söyleştiler. O zamana kadar adetleri kura kime isabet ederse onu ceza olarak denize atmaktı. Adetleri gereği kura çektiler. Kura Yunus’a (as) çıktı. O zaman Yunus (as) bunun kendisi hakkında ilahi bir imtihan olduğunu kabul edip tevekkülle: “O asi kul benim” dedi. Gemidekiler Yunus’a (as) bakıp Salih bir kimse olduğunu anlayıp; “Bu zat köleye benzemiyor!” diyerek yeniden kura çektiler. Kura yine hazreti Yunus’a (as) isabet etti. Üçüncü defa çekilen kura da Yunus’a (as) isabet etti.  Bazıları; “ şüphesiz bu kişinin suçu olmalı!” dediler. 

Yunus (as) yolcuları Allah’ü Teala’ya iman etmeye davet etti. Fakat gemidekiler Yunus’u (as) denize attılar. O an gece vakti idi. Yunus’u (as) bir balık yuttu. O zaman Cenab-ı Hak balığa emredip O’nu yaralamamasını, kemiklerini kırmamasını bildirdi. Balık bu hal üzere hazreti Yunus’u (as) alıp denizin derinliklerinde kayboldu. Yunus (as) balığın karnında sağ, aklı başında ve şuuru yerinde idi. Balığın karanlık vücudunda çok üzgün bir halde dahi her zaman Allah’ı zikre devam ediyordu. Melekler O’nun sesini işitip Allah’ü Teala’ya arz ettiler. Allah’ü Teala ; “Bu kulum Yunus’un sesidir. Bir hali sebebiyle O’nu denizde bir balığın karnında hapsettim.” Buyurdu. 

Yunus (as) “Lailahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin.” (Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni bütün noksanlıklardan tenzih ederim. Gerçekten ben haksızlık edenlerden oldum. Enbiya–87) duasına devam etti. Bu duası ve tesbihi O’nun kurtuluşuna sebep oldu. Balığın karnında üç, yedi veya kırk gün kaldıktan sonra kurtuluşa erdi. Yunus (as) balığın karnından Muharrem ayının onuncu yani “Aşure günü” çıktı.

Balık O’nu çıkarıp sahile bıraktığında Yunus (as) zayıflamış, bitkin, hasta bir durumda ve korunmaya muhtaçtı. Cenab-ı Hak ihsanıyla orada hazreti Yunus’u (as) güneşin yakıcı sıcağından gölgelendirerek geniş yapraklı, çabuk büyüyüp yükselen kabak bitkisini bitirdi. Bu bitki aynı zamanda sinek ve haşaratın zararını da önlemekteydi. Cenab-ı hak bir rivayete göre o bitkiden Hazreti Yunus’ (as) süt damlattı. Diğer bir rivayete göre dağ keçisini emrine verdi iyice kuvvetleninceye kadar o dağ keçisi sabah akşam gelip Hazreti Yunus’u (as) emzirdi. Yunus (as) kendine gelince Allah’ü Teala’ya şükredip ibadete başladı. Bir gün kendisine gölge veren bitkinin kuruduğunu görüp üzüldü. Allah’ü Teala O’na vahyedip kavmine dönmesini emir buyurdu ve kavminin tövbelerini kabul ettiğini bildirmesini emretti.  
Yunus (as) kavmine gitmek üzere yola çıkıp, Ninova şehri yakınlarına gelince gördüğü bir çobana kavminin durumunu sordu. Çoban da; “peygamberleri olan Yunus (as) onlara darılıp gittiğinden kendi başlarına kaldı. Cenab-ı Hak onlara azap gönderdi. Azap bulutları başları üzerinde üç gün üç gece durdu. Fakat onlar bin bir pişmanlıkla ağlaştılar. Yunus’u (as) aramalarına rağmen bir yerde bulamadılar. Neticede Allah’ü Teala onları bağışladı. Üzerlerinden azabı kaldırdı. Şimdi yolları gözetip kendilerine emir ve yasakları öğretecek Yunus’un (as) gelmesini bekliyorlar.” Dedi. Yunus (as) kendilerinin bekledikleri kimse olduğunu gidip onlara haber vermesini istedi. Çoban Ninova’ya gidip Yunus’un (as) geldiğini haber verdi.  

İlk anda Yunus’un (as) geldiğine inanmayan Ninova halkı ağacın ve koyunun dile gelip, konuşması neticesinde inandılar. Yunus’un(as) bulunduğu tarafa gittiler. Yunus’u (as) namaz kılarken buldular. Namazdan sonra O’nu hasretle kucaklayıp özür dilediler. Beraberce şehre döndüler. Bundan sonra Yunus (as) onlara Allah’ü Teala’nın emir ve yasaklarını anlattı. Kavmi mesut ve iyilik üzere oldular. Yunus (as) peygamber seksen üç yaşında ibadet halinde iken Ninova da vefat etti.

Yazarın Diğer Yazıları