
Yunus Emre'nin Şiirindeki Keramet
Ramazan Sayar
Menkıbeye göre, büyük Türk şairi Yunus Emre'nin bütün şiirleri vefatından uzun yıllar sonra molla kasım adında bir kimsenin eline geçer.
Molla Kasım dere kenarına oturur ve dine aykırı olduğu gibi çeşitli bahanelerle şiirlerin bir kısmını yakar, bir kısmını dereye atar.
Şiirlerin geri kalanını da yok ederken bir şiirin son beyti gözüne ilişir:
Derviş Yunus bu sözü
Eğri büğrü söyleme.
Seni sigaya çeken
Bir Molla Kasım gelir.
Bu keramet karşısında Molla Kasım Efendi, Yunus Emre'nin Allah dostu bir zat olduğunu anlar ve yakmadığı, suya atmadığı şiirleri bir hazine gibi saklar.
Söylentiye göre; Yunus Emre'nin yakılıp külü göklere savrulan şiirlerini kuşlar, dereye atılanlarını balıklar, kalanlarını da insanlar söylermiş.
Şimdi bu adı geçen dörtlükleri dinleyelim.
Ben dervişim diyene,
Bir ün edesim gelir.
Seğirdüben sesine,
Varıp yetesim gelir.
Sırat kıldan incedir,
Kılıçtan keskincedir.
Varıp anın üstüne,
Evler yapasım gelir.
Altında gayya vardır,
İçi nar ile pürdür.
Varuben ol gölgede,
Biraz yatasım gelir.
Oda gölgedir deyu,
Ta'n eylemen hocalar
Hatırınız hoş olsun
Biraz yanasım gelir.
Ben günahımca yanam.
Rahmet suyunda yunam.
İki kanat takınam.
Biraz uçasım gelir.
Andan cennete varam.
Cennette huriler görem.
Huri ile gılmanı
Bir bir koşasım gelir.
Derviş Yunus sözünü.
Eğri büğrü söyleme.
Seni sigaya çeken.
Bir Molla Kasım gelir.