Ramazan Sayar

Yüksek Yüksek Tepelere

Ramazan Sayar

Her düğün ve kınada duyduğumuz ve artık bu sebepten ezberlediğimiz "Yüksek Yüksek Tepelere" türküsü her ne kadar sıradan bir türkü gibi olsa da aslında çok hazin bir hikayesi vardır.
Üstelik bu durum sadece "Yüksek Yüksek Tepelere" Türküsüne özgü bir özellik de değildir. Anadolu da ortaya çıkan halk türkülerinin çoğunun hep böyle hikayeleri vardır.
Bir türkünün hikayesi bilinmiyor olabilir ama eminiz ki onun da bir sebebi vardır.
Tekirdağa bağlı Malkara ilçesinin bir köyünde Zeynep isimli genç ve güzel bir kız vardır. Onaltı yaşına bastığında köydeki bir düğüne gelen Ali isminde genç biri tarafından fark edilir.
Ali isminde ki bu genç Zeynep'i çok beğenir. Köyüne dönünce Zeynep'e bir görücü gönderir. Zeynep Ali'ye verilir. Kısa zaman içerisinde düğünleri yapılır ve Zeynep Ali'nin köyüne gider.
Zeynep'in gelin gittiği Ali'nin köyü ile kendi köyü arasında üç gün üç gecelik bir mesafe vardır. Zeynep bu köye geldikten sonra tam yedi yıl boyunca köyüne dönemez.
Zaman içerisinde Zeynep'in köy özlemi onu çok fazla etkilemeye başlar. Bir tepenin başında bulunan köyde yüksek bir yerde oturup köyünün olduğu yöne doğru bakarak bir türkü söylemeye başlar. Bu türkü zaman içerisinde Zeynep'in dilinden düşmez olur.
Eşi Ali ise Zeynep'in özlemine aldırış etmez. Üstelik aradan geçen yedi yıldan sonra artık sevgisi ve ilgisi de kalmamış hatta onu hor görmeye başlamıştır. Sonunda durumu o kadar kötü olur ki Zeynep yataklara düşer.
Gün geçtikçe Zeynep'in durumu kötüye gitmeye başlar. Artan hastalığının iyileşmesi için köyden gelip geçenler anne ve babasının çağrılması hususunda baskı yaparlar. 
Eşi Ali başka çare kalmayınca kaynanasını ve kayınbabasını almak için Zeynep'in köyüne gider.
Altı gün altı gece sonra Ali yanında Zeynep'in anne ve babası ile geri döner. Zeynep'i yatakta bulurlar. Perişan haldedir ve hala türküsünü mırıldanmaktadır.
Anne ve babası da türküyü söylemeye başladıklarında artık çevresindekiler de ağlamaya başlar. Annesi baygınlık geçirecek kadar üzülür.
Yataklara düşmüş Zeynep ailesi ile hasret giderir ama ne yazık ki çok geç kalınmıştır. Zeynep iyileşecek sınırını geçmiştir. Türküsü o günden sonra dilden dile dolaşmaya devam eder.
Şimdi Zeynep sıla özlemini, derdini, hüznünü, acısını, garipliğini, kimsesizliğini ve de her şeyden önce gönül dünyasından geçen duygu ve hislerini nasıl türkülere dökmüş birlikte dinleyelim.

YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE

Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar.
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler.
Annesinin bir tanesini hor görmesinler.

Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim.
Hem annemi hem babamı.
Ben köyümü özledim.

Babamın bir atı olsa binde de gelse.
Annemin yelkeni olsa açsa da gelse.
Kardeşlerim yollarımı bilse de gelse.

Uçan da kuşlara malum olsun.
Ben annemi özledim.
Hem annemi hem babamı.
Ben köyümü özledim.

Yazarın Diğer Yazıları