Ramazan Sayar

Yaşamaya Dair 

Ramazan Sayar

Yaşama sevinci, yaşama her an ve her zaman bağlı kalınması gereken bir gerçektir.
Hangi şartlarda ve durumlarda olursa olsun yaşama umudumuzu hiç bir zaman kaybetmemiz gerekmektedir.
Yaşama sevinci dolu, umut dolu, karamsarlıktan uzak bir hayatı yaşamamız ruh ve beden sağlığımız bakımından da son derece önemlidir. Gerek sosyal hayat ve gerekse psikolojik hayatımız için "yaşama sevinci" mutlaka uygulamamız gereken bir hayat tarzımız olmalıdır.  
Bu hususta Şair Nazım HİKMET neler tavsiye etmiş birlikte dinleyelim...
Güzel ölmeye çalışacaksın yaşarken bu hayatı.
Mesela kendine simit almış yerken, yere düşmüş susamları yiyen serçeyi farkedip, simidin içinden minik parçalar koparıp vereceksin ona.
Sonra yolda yürürken kemanı çıkarıp kulağına güzel sesler gelmesini sağlayan sokak müzisyenini yok saymayacaksın.
Verdiği emeğe destek olacaksın ki sokaklar müziksiz kalmasın.
Çiçek alacaksın sevdiklerine. Mis gibi kokanlardan hem de. Sen ayrıldığında o misk kokuyu içine çekmeye devam etsin diye.
Malının, paranın üstüne öylece çökmeyeceksin. Birazını ihtiyacı olan eş dostla ve sevdiklerinle, birazını da hiç tanımadığın birileri ile bölüşeceksin.
Mal bu deyip yanında götüremeyeceğini kendine her gün söyleyeceksin ki unutmayasın.
Ufacık bir çocuğun yüzünde minik bir gülümseme olmaya çalışacaksın bazen. 
Ki gülmenin güzelliğini öğretebilesin daha ufakken ona.
Dedikodulara, yapmadığın şeylere, yaptı diye laf çıkaranlara gülüp geçmeyi öğreneceksin.
Sen kendini bildikçe savunmaya bile gerek olmadığını göreceksin. Varsın desinler diyeceksin.
Bakkalını manavını marketteki kasiyer kızı tanıyacaksın. Tanımasan da merhabanı eksik etmiyeceksin.
Bir günaydın bir merhabanın hele de bir içten sarılmanın en güzel paylaşım olduğunu bileceksin.
Medeniyet denen şeyin avm ler, köprüler ve yollar olmadığını, her bir ağacın gölgesinde oturduğunda, verdiği oksijeni soluyarak içine çektiğinde asıl medeniyetin bu olduğunu yaşayarak öğreneceksin.
Üzerine giydiğin kıyafetlerin markası ya da görünüşü değil, seni yumuşacık konforla saranın makbul olduğunu, saçmalıklara takılmadan giyerken anlayacaksın.
Yaşayacaksın bu hayatı gelip geçici olduğunu bilerek.
Tam da bu sebepten her gününü aynı geçirmeyerek.
Yaşlanmak kısmet olur ise geriye baktığında güzel bir hikaye bırakarak göç edeceksin.
Hatırladığında, yüzünde yıllar sonra da tebessüm bırakacak anılar üreteceksin.
Yemeğin içindeki çeşitli baharatlar gibi olacak hayatın. Her birinin hafif ama oranla konmuş tadı kalacak damağında.
Çapkınlık da yapacaksın kimseyi üzmeden. 
Ama yan gözle bile bakmayacaksın aşkı yaşarken.
Yeri gelip ciddi olacaksın.
Ama yaşamı da o kadar ciddiye almayacaksın.
Yalana dolana bulanmadan dümdüz olacaksın ve kendin ile bunun için gurur duyacaksın.
Yatağa her gece girip başını yastığa koyduğunda, huzurla dolacaksın. Yarının ilk günün olacakmış gibi heyecanını yaşayarak.
Ve seveceksin deliler gibi sevdiğin kadını ya da adamı. Beslediğin kediyi ya da köpeği. Sokakta boynu bükük kalmış çiçeği ve böceği.
Evet yaşamayı seveceksin ve de güzel ölmeye çalıcaksın yaşarken bu hayatı.

Yazarın Diğer Yazıları