Ramazan Sayar

Peygamberlerin Duaları

Ramazan Sayar

Kullar arasında duası en çabuk kabul olan peygamberlerdir. Peygamberlerin duaları eğer insanüstü veya tabiatüstü olarak karşılığını buluyorsa buna “mucize” denir. Kur’an-ı Kerim, her kavme bir peygamber gönderildiğini haber verir. Hadislerde ise Kur’an-ı Kerim’de adı geçen peygamberlerden başka yüz bin veya yüz yirmi dört bin peygamber geldiği bildirilir. 
Hor bakma sen toprağa,
Toprakta neler yatur.
Kani bunca evliya,
Yüz bin peygamber yatur.
Peygamberler de birer insan olduğu için diğer insanların başına gelenler onların da başına gelmiştir. Hatta çok daha fazlasıyla karşılaşmışlardır. Ancak gerek kul olarak ve gerekse peygamber olarak hiçbir zaman duadan geri kalmamışlardır. En mutlu anlarında da en sıkıntılı anlarında da Allah’a hep dua etmişlerdir.
Cennette buğday yiyen,
Gaflet gömleğin giyen,
Hem dünyaya meyleden,
Âdem peygamber yatur.
Allah-u Teala meleklere: “Yeryüzünde halife bir insan yaratacağım.” buyurdu. Melekler de: “Kanlar dökecek, fitne çıkaracak bir insana ne ihtiyaç var?” dediler. Allah: ”Sizin bilmediklerinizi ben bilirim.” buyurarak yeryüzü toprağından cennette Hz. Âdem’i yarattı. Allah, Hz. Âdem’e can verirken yarattığı bu kuluna meleklerden secde etmelerini istedi. Bütün melekler secde ettiler. İblis ise: “O topraktan yaratıldı, ben ise ateşten yaratıldım. Ateş topraktan üstündür.” diyerek secde etmedi. Bunun üzerine Allah, İblis’i huzurundan kovdu. İblis kıyamete kadar mühlet istedi. Allah tarafından mühlet verildi. 
Allah, Hz. Âdem’e eş olarak Hz. Havva’yı yarattı. Onlara: ”Cennet’te yiyiniz, içiniz ancak şu ağaca sakın yaklaşmayınız.” dedi. Sonra İblis Cennet’e girdi. Hz. Âdem ve Havva’yı bularak karşılarında ağlamaya başladı. Neden ağladığını sorduklarında onlara: “Siz öleceksiniz. Eğer şu ağacın meyvesinden yerseniz ebedileşeceksiniz.” dedi, bir de yemin etti. Önce Hz. Havva, sonra da Hz. Âdem yedi ve ilk emre aykırı hareket etmiş oldular. Bunun üzerine Allah ikisini de yeryüzüne gönderdi. Üç yüz sene gözyaşı döktüler. Allah’a şöyle duada bulundular: “Ey yüce rabbimiz, biz kendi canımıza yazık ettik, öz nefsimize zulmettik. Eğer sen bizi bağışlamaz ve esirgemezsen, bize acımazsan biz ziyan edenlerden, hüsran içinde kalanlardan, her şeyini kaybedenlerden oluruz.” Allah da dualarını kabul etti ve Hz. Âdem’i ilk peygamber olarak görevlendirdi.
Arkasında kum çeken,
Gözyaşıyla yoğuran,
Kâbe’ye temel kuran,
Halil peygamber yatur.
Hz. İbrahim (a.s) Harran diyarında Babillilere peygamber olarak görevlendirildi. En büyük mücadelesini Nemrut’a karşı verdi. Amcasının kızı Sare ile evlendi. Ancak uzun yıllar çocukları olmadı. Hz. İbrahim: “ Yarabbi bana salihlerden bir evlat ihsan et.” diye duada bulundu. Yanlarında da Mısır seyahati sırasında firavun tarafından hediye edilen Hacer vardı. Sare Hz. İbrahim’e:
Çocuğum olmuyor sen de bilirsin,
Bırak şu Hacer’i alayım sana. 
Sonunda sözüme elbet gelirsin,
Bırak şu Hacer’i alayım sana.

Hacer iyi kızdır bağlanır sana,
Çocuklar doğurur olur bir ana,
Ben de çekilirim geçip bir yana,
Bırak şu Hacer’i alayım sana.

Dedi. 
Bunun üzerine Hz. İbrahim, Hacer ile evlendi. Bu evlilikten Hz. İsmail dünyaya geldi. Allah-u Teala: “Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik.” buyurarak Hz. İbrahim’in duasının kabul olduğu ifade edilmiştir.
Vücudunu kurt yiyen,
Kurt yedikçe şükreden,
Belalara sabreden,
Eyüp peygamber yatur.
Hz. Eyüp, Suriye ve havalisine peygamber olarak gönderildi. Eşi Rahmet’le birlikte mutlu, varlıklı, itibarlı, sağlıklı, çoluklu çocuklu bir hayat sürdürüyordu. Tebliğ görevini yerine getiriyor, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını karşılıyordu. İblis kıskanarak Yüce Yaratan’a dedi ki: “Bu imkân bende olsa aynı şeyi yaparım. Varlığını, sağlığını kaybetsin de o zaman görelim şükretmeye devam mı edecek yoksa isyan mı edecek?” Yaratan, İblis’in bu düşüncelerini boşa çıkarmak için ibret olarak Eyüp peygamberin önce varlığını sonra çocuklarını en sonunda da sağlığını elinden aldı. Hastalık diline ve kalbine gelince Hz. Eyüp: “Yarabbi, bundan sonra sana nasıl yalvaracağım“ diye duada bulundu. Allah: “Ayağını yere vur. İşte yıkanılacak ve içilecek soğuk bir su.” buyurdu. Hz. Eyüp ve eşi Rahmet bu sudan içip yıkandı. Eski gençliklerine, sağlıklarına, varlıklarına ve çocuklarına tekrar kavuştular. 
Balık karnında yatan,
Deryalar seyreden,
Kabak kökün yaslanan,
Yunus peygamber yatur.
Hz. Yunus, Ninova halkına peygamber olarak gönderildi. Kendisine iki kişiden başka inanan olmayınca kızdı, üzüldü, şehri terk ederek “zelle”ye düştü. Dolu bir gemiye bindi. Gemide kura sonucu denize atıldı. Bir balık gelip onu yuttu. Balığın karnında: ”Senden başka Allah yoktur. Sen noksan sıfatların her türlüsünden uzaksın. Şüphesiz ben, kendime zulmedenlerden oldum.” diye devamlı dua etti. Allah Teala: ”Biz duasını kabul ettik. Kendisini kurtardık.” icabeti sonucu balık; günler sonra Yunus peygamberi sahile bıraktı. 
Ol Allah’ın habibi,
Dertlilerin tabibi,
Enbiyalar serveri,
Resul Muhammed yatur.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s) “Ey Allah’ım, fakirlikten, kıtlıktan, zillet ve hakarete düşmekten, zulmetmekten ve zulme uğramaktan sana sığınırım.” diye dua ederdi. “Dua müminin silahıdır. Allah katında dua etmekten daha değerli hiçbir ibadet yoktur.” hadislerini hatırlayalım, duasız kalmayalım.
Ey Allah’ım bizi senden ayırma.
Senin cemalinden bizi ayırma.
Bu canı bu tenden ayır razıyım,
Yalvarırım bizi senden ayırma.

Ey Allah’ım hitam bulunca yaşım,
Ecel yastığına koyunca başım,
İman ile Kur’an olsun yoldaşım,
Kur’an’ı yoldaş et ondan ayırma.

Karanlık kabre varıp girerken,
Yılan çıyan gelip etimi yerken,
Münkir-Nekir bize sual sorarken,
Yardım et Allah’ım bizi senden ayırma.

Cehennem üstünde sırat geçelim. 
Cennetine bir kuş gibi uçalım.
Kevser Irmak’ından biz de içelim.
Nasip et Allah’ım senden ayırma.

DUA
Yaratılmış olan her varlık yaratanına muhtaçtır. Canlı ve cansız olarak evrendeki her şeyi taratan Allah’tır. O halde her varlık Cenab-ı Hakk’a muhtaçtır. Bir kimsenin rabbine muhtaç olduğunu itiraf ile ona iltica etmesine dua denir. 
Allah (c.c.), kendisinden hiçbir şey istemeyen kimseye kızar. Rabbimiz: “Bana dua edin de dualarınızı kabul edeyim. Benden istekte bulunun da isteklerinizi yerine getireyim.”(Mümin-6o) buyuruyor.
Dua ibadetin özüdür. Duasız kalmamalı, dualarımızın kabul edilebilmesi için önce helal lokma yemeliyiz. Peygamberimiz: “Uzak yoldan gelmiş, saçı sakalı dağılmış, yüzü gözü toz içinde bir kimse ellerini göğe doğru uzatıp dua ediyor. Hâlbuki yediği haram, içtiği haram. Bunun duası kabul olur mu?” buyuruyor. Abdullah bin Ömer: “Kambur oluncaya kadar namaz kılsanız, kıl gibi oluncaya kadar oruç tutsanız da haramdan kaçınmadıkça dualarınız kabul olmaz.” diyor. Haram lokma yiyenin kırk gün kalbi kararır, duası kabul olmaz. Bir gün birisi, ariflerden birine duasının kabul olmadığını söyledi. Arif kişi: “Helal lokma, helal elbise olmadıkça duanın tesiri olmaz.” dedi. Sual sahibi: “Bu devirde helal lokma, helal elbise mümkün mü?” deyince Arif kişi: “Bütün elbiselerini çıkar, bir suya gir. Ondan iç ve dua et.” dedi. Bunun üzerine o kişinin duası kabul olundu.
Duanın kabulü için kul hakkından da kurtulmak lazım. Rabbimiz:” bütün günahları affederim ancak kul hakkını affetmem.” buyurur. Kul hakkı maddi haklarla ilgili ise ancak rızalaşmakla ödenebilir. Manevi haklarla ilgili ise o zaman da helalleşmekle ödenir. Aksi halde Mahşer’e kalır. Mizan kurulunca boynuzsuz koyun boynuzlu koyunla, hayvanlar insanlarla, insanlar birbirleriyle hesaplaşırlar. İşleri kıyamete bırakmadan tövbe ve duanın kabul olması için kul hakkından kurtulmak gerekir. 
Dualarımızın kabul olması için şerefli vakitleri de gözetmemiz gerekir. Özellikle seher vakitleri çok önemlidir. Rabbimiz: “Seher vaktinde tövbe eden yok mu, tövbesini kabul edeyim? Yok mu isteyen istediğini vereyim, yok mu dua eden duasını kabul edeyim?” buyuruyor. 

Ben bir Yakup idim kendi halimde,
Mevla’nın ismi var idi dilimde,
Aldırdım Yusuf’u Kenan ilinde,
Ağlar Yakup ağlar Yusuf’um deyu.

Diyen Hz. Yakup, oğulları için seher vaktinde dua ederdi. 
Yüz bin ok ve kılıç yapamaz asla,
Bir pirin seherde yaptığını,
Düşman kaçıran süngüleri çok defa,
Tuz haline getirir bir müminin duası

Dualarımızın kabul olması için şerefli hallerden istifade etmemiz lazım. Özellikle ezan ile kamet arası, secde ve rükû halleri bunlardan bazılarıdır. Bu anlar kulun Allah’a en yakın olduğu zamanlardır. Duayı gizlice ve hafif sesle yapmak da duanın kabulüne sebeptir. Peygamberimiz: “Allah sizinle atlarınızın boynu arasındadır. Rabbinize gizlice yalvararak dua edin. Muhakkak ki Allah bağırıp çağırarak haddi aşanları sevmez.” buyuruyor. Rabbimizin bize şah damarımızdan daha yakın olduğu, içimizden geçenleri bildiği için bağırarak dua etmenin ne anlamı olabilir? 
Duaların en kabul olunanı mazlumların duasıdır. Hiçbir zaman geri çevrilmez. Horasan valisi Abdullah bin Tahir, son derece adil idi. Bir gün jandarmalar birkaç tane hırsız yakalamışlar, hapse atmışlardı. Daha sonra hırsızlardan biri hapisten kaçtı. Jandarmalar Nişabur’dan Herat’a gitmekte olan salih bir demirciyi yakalayıp kaçan hırsız zannıyla hapse attılar. Demirci hapishanede abdestini alıp namazını kılarak: “Yarabbi, günahsız olduğumu ancak sen biliyorsun. Beni bu zindandan kurtar.” diye dua etmeye başladı. O gece vali rüyasında dört kuvvetli kişinin gelerek tahtını ters çevirdiğini gördü. Vali uyanarak abdest alıp iki rekât namaz kıldı. Yatınca tekrar aynı rüyayı gördü. Kalkıp hapishane müdürüne: “Orada suçsuz bir kimse var mı?” diye sordu. Müdür: “Bilmiyorum ama bir kişi var, durmadan ağlıyor.” diye cevap verdi. Vali o kişiyi çağırttı, derdini dinledi. Vali, adamın suçsuz olduğunu anlayınca adamı serbest bıraktı. Helalleştiler. Vali, adama bir isteği olursa kendisine gelmesini söyleyince adam şöyle cevap verdi: “Senin gibi bir sultanın bile tahtını defalarca ters çeviren Rabbimi bırakarak dileklerimi başkasına söylemek hiç yakışır mı?” 
Peygamberimiz: “Mazlumun duasından ve yetimin gözyaşından kaçınınız. Çünkü bu ikisi herkes uykuda iken dahi yürür.” buyurmuştur.
Biz de Yunus Emre’nin diliyle dua edelim:
İlahi cennet evine
Girenlerden eyle bizi.
Cennet içre cemalini
Görenlerden eyle bizi.

Bu dünyanın cefası çok,
Kimi aç gezer kimi tok,
Şol mizanda sevabı çok,
Gelenlerden eyle bizi.
Edilen dualar mutlaka kabul olur. Ya günahlarımız bağışlanır, ya peşin mükâfat olur ya da ahirette karşılığını alırız.

Yazarın Diğer Yazıları