Ramazan Sayar

Kurban Bayramı!!!

Ramazan Sayar

Bayramlar, toplumların, milletlerin sinesinde yer eden, insanları kaynaştıran, barıştıran, coşturan, milli ve manevi duyguları ayakta tutan kutsal günlerdir. Kurban bayramı bir yönüyle Allah’a yakın olma, diğer yönüyle de toplumsal fayda sağlamadır. Dinimizde “kurban“,  Hz. İbrahim peygamberin oğlu Hz. İsmail’i kurban etmek istemesi olayı ile başlamıştır.

Hz. İbrahim peygamberin Sare ile evliliklerinden çocukları olmamıştı. Sare H.z İbrahim’e Hacer ile evlenmelerini, belki bir çocuklarının olabileceğini isteyerek şöyle dedi:

Çocuğum olmuyor sende bilirsin,
Bırak şu Hacer’i alayım sana,
Sonunda sözüme elbet gelirsin,
Bırak şu Hacer’i alayım sana.

Hacer iyi kızdır bağlanır sana,
Çocuklar doğurur olur bir ana,
Bende çekilirim geçip bir yana,
Bırak şu Hacer’i alayım sana.

Hz. İbrahim (a.s) şaşırdı ve: ”O nasıl söz ey Sare!  Ben gül üstüne gül koklar mıyım? Hacer’i nasıl alabilirim?” dedi. Ancak Sare’nin yalvarmasına dayanamayarak:

Dileğin yerine getirmek gerek,
Hacer’le biz dahi murada erek,
Evlat nice şeymiş yemişin derek,
Yüreğe dokundu sözlerin Sare.

Hz. İbrahim (a.s) Hacer ile evlendi. Dokuz ay on gün sonra nur topu gibi bir erkek çocuk dünyaya geldi. Ancak Sare Hacer’i kıskanmaya başladı. Kıskançlık gün geçtikçe artıyordu. Dayanamadı H.z İbrahim’e:

Bir çatı altında yaşayamam ben,
Hacer’i al götür, gitsin başımdan.
Mademki diyorsun boşayamam ben,
Öyleyse al, götür gitsin başımdan.    

Bırakalım varsın, gitsin bir çöle,
İsterse yaşaya isterse öle,
N’etmeli alnının yazısı böyle,    
Dinle beni, götür gitsin buradan. 

Dedi. Hz. İbrahim (a.s), oğlu İsmail ve annesi Hacer’i aldı götürdü. Issız bir çöle Safa ile Merve tepesi arasına biraz su ve hurma ile bıraktı. Aradan birkaç yıl geçti. Günlerden bir gün H.z İbrahim (a.s) uyurla uyanık halde iken bir hitap erişti: “Ey İbrahim adağını unuttun mu? Hani İsmail’i benim uğruma kurban edecektin?” İbrahim (a.s) çocuğu olmadığı sıralarda, “Rabbim bana bir çocuk ihsan et, onu senin yoluna kurban edeyim.“  diye adamıştı. Oğlu İsmail’e: 
            
İsmail’im dinle beni Allah ahdidir.
Bilirim ki muhabbetin gönül tahtıdır.
İbrahim’in bu dünyada kara bahtıdır.
Evladımı kurban etmek düşüyor bana.   

Dedi. Oğlu İsmail de:
Babacığım, Allah emri bozulmaz,
Alnımıza yazılanlar çizilmez,
Hakka karşı kafa tutup azılmaz,
İsmail’i kurban eyle düşünme.

Allah böyle kader etmiş demek ki,
Genç yaşımda ecel yetmiş demek ki,
Saatimiz gelip çatmış demek ki,
İsmail’i kurban eyle düşünme.

Dedi. Bunun üzerine baba oğul sarılarak ağlaştılar. Ancak bıçağı ele alınca Hz. İbrahim’in elleri titremeye, yüreği çarpmaya başladı. İsmail o zaman yattığı yerden başını kaldırarak:

Beni kurban etmek pek mi zor geldi,
Sanırsam bakışım bağrını deldi,
Tüylerin ayağa kalkıp dikeldi,
Haydi, babacığım bağla gözümü.

İşte karşındayım hazırlanmışım,
Ölüm şerbetine parmak banmışım,
Kurban edilmeye çoktan kanmışım,
Haydi, babacığım bağla gözümü.

Dedi ve şöyle devam etti: “Babacığım, Allah’ın emrini yerine getir. İnşallah beni sabredenlerden bulursun. Ey babam, el ve ayaklarımı sıkı bağla, kanım sana sıçrar, sevabın kesilir. Ey babam, birkaç kurban hadisesi gördüm. Bu iş çok zordur. Olur ki bıçağın kesmez, canım acır, çırpınış ve ızdırabıma da dayanamazsın. Bıçağını iyice bile. Ey babam, sırtımdan gömleğimi al. Gömleğimi anneme götür. Ey babam, beni diğer kurbanlar gibi yan üzere değil, yüzükoyun yatır. Öyle ki, alnım yere gelsin. Böylelikle yüzümü görmez, Allahın emrini çabuk yaparsın.”  derken Allah’a ve babaya itaatin sembolü olmuştur. Rabbimiz da tekbir sesleriyle cennetten bir koç göndermiştir. 

Allah lütfetti o günden bu güne kadar insan değil hayvan kurban ediyoruz. Bu mutlu günde Allah’ın emrini yerine getirmenin ve bayramın sevincini yaşıyoruz. 

Bayramlar, birlik, beraberliklerin oluştuğu, dostlukların pekiştiği, kabir, akraba, hasta ziyaretlerinin yapıldığı, gönüllerin alındığı günlerdir. Bu günleri fırsat bilelim, barışalım, iri ve diri olalım. 

Siyah saçlar dökülmeden,
Selvi boylar bükülmeden,
Mezar taşı dikilmeden,
Barışalım bayram günü. 

Güzel huydan tatlı dilden,
Hepsi gider bir gün elden,
Seslenirim ta gönülden,
Barışalım bayram günü.

Yazarın Diğer Yazıları