Ramazan Sayar

Komşuluk

Ramazan Sayar

Ailemizden sonra en yakın sosyal çevremizi komşularımız meydana getirirler. Onlarla bütün hayatımız boyunca yan yana yaşarız. Nerede oturursak oturalım mutlaka komşularımız olacaktır. Hayatımızın en tatlı hatıraları komşu çocukları ile güle oynaya geçirdiğimiz günlerde saklıdır. Büyürüz yine onlardan vazgeçemeyiz. En yakın en samimi dostlarımızı çocukluk arkadaşlarımızdan seçeriz. Büyük küçük pek çok ihtiyacımız için komşularımıza koşarız. Üzüntü ve mutluluklarımızı onlarla paylaşırız. 

Komşuluk görevini yerine getirmek ibadet gibi Allah’ın emridir. “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Sonra ana babaya iyilik edin. Akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, yakın akrabaya, yolcuya ve maliki bulunduğunuz kimselere iyilik edin.” ( Nisa 36) Peygamberimiz: “ Cebrail (as) bana durmadan komşuya iyilik etmeyi tavsiye ederdi. Neredeyse komşuyu komşuya mirasçı kılacağını zannettim.” Buyuruyor (Müslim) 

Komşulukta din, dil, milliyet, akraba, yabancı ayrımı yapılmaz. Hepsi de aynı derecededir. Komşuya elinden, dilinden, belinden zarar vermemeli. Kendin için ne istiyorsan komşun için de onu istemeli. Kendine yapılmasını istemediğini komşuya yapmamalıdır. Komşu akrabalardan daha yakındır. Kederde, sevinçte, her an, her zaman, akrabalar yanında yakınında olmayabilir. Ama komşu her zaman yanındadır. Bundan dolayı komşuya çok dikkatli davranmak gerekir. “Ev alma komşu al, komşu komşunun külüne muhtaçtır.” Sözleri elbette bundan dolayı söylenmiştir. 

-Önce komşularımıza karşı tatlı dilli güler yüzlü olmalıyız: Kederli ve sevinçli günlerine katılmalı, hal hatır sormalı, karşılaştığımız zaman selamlaşmalıyız. Selam, Allah’ın güzel isimlerinden biridir.  Selam, cennet ehlinin duasıdır. Önce selam veriniz sonra kelam ediniz. Selam gönülleri yumuşatır. Muhabbeti artırır, komşuyu komşuya yaklaştırır. Selam, sıcak ilişkilerin kurulmasına sebep olur. 

-Komşularımıza ikramda bulunmalıyız: Yanı başında komşusu aç yatarken tok yatan mümin değildir. Çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy, bir kısmını komşuna ayır. Ey Müslüman kadınlar, komşu bir kadın, kadın komşusunun hediyesini bir koyun paçası olsa bile sakın küçük görmesin.” Hadisleri komşuya ikramı çok güzel şekilde açıklıyor. Komşunun rahatsız olacağı yemek kokularından kaçınmak veya komşuya da ikramda bulunmak gerekir. 

-Fakir ve muhtaç komşuların yardımına koşmalıyız. Onların sıkıntılarını giderecek ekonomik yardım, iş verme, iş bulma, para vb. imkânlarda bulunmalıyız. Yaşlı iseler onların işini takip edivermek de komşuluk açısından güzel bir davranıştır. Her komşunun durumu farklıdır. Fakiri de olur zengini de, yaşlısı da olur genci de, inançlısı da olur inançsızı da… Hepsi komşumuzdur. Her komşunun haline göre davranmak komşuluk ilişkilerini güçlendirir. 

-Komşuda olup bitenleri kesinlikle araştırmamalıyız. Aile sırlarını çözmeye, aile içi olaylarını anlamaya çaba sarf etmemeliyiz. Bize karşı hatalı davransalar bile anlayışlı davranmalı, hoşgörülü olmalı, affetmeyi bilmeliyiz. Ele geleni yememeli, dile geleni dememeliyiz. Komşumuza manevi açıdan da yardımcı olmalı, önce kendimizin olgun, kâmil bir komşu olduğumuzu göstermeliyiz ki o zaman bizi komşumuz kendine rehber edinsin. 

-Komşularımıza kötülük yapmamalıyız. “ Her kimin Allah’a ve ahiret gününe imanı varsa o mümin komşusuna eza ve cefa etmesin. Komşusunu aşağılayan kendisi yükselemez. Komşusunun yokluğunu isteyen kendisi varlık bulamaz. Ant olsun mümin değildir, ant olsun mümin değildir, ant olsun mümin değildir. Hazır bulunanlar: “Kim ya rasulallah?” diye sordular. Peygamberimiz dedi ki: “Kötülükleriyle komşusunu rahatsız eden kimse.” Diye cevap verdi. Peygamberimize: “falanca kadın geceyi ibadetle geçirir, gündüzleri oruç tutar. Çalışır ve sadaka verir. Bir de diliyle komşularına eziyet eder.” Dediler. Peygamberimiz: “O kadında hayır yoktur. O cehennemliktir.” Buyurdu. Peygamberimiz savaşa çıkmıştı. Yolda giderken:  “Bugün komşusuna eziyet eden bize katılmasın.” Buyurunca adamın biri: “Ya rasulallah, ben komşumun duvarının dibine abdest bozdum.” Dedi. Allah’ın resulü: “Bugün bize katılma.” Buyurdu. “Komşuna iyi davran ki Müslüman olasın. Kıyamet gününde ilk hasımlar komşulardır. Sen komşunun köpeğini taşladığında ona eziyet etmiş olursun. Komşunun güneşine veya gölgesine engel olursan ona eziyet etmiş olursun.” Komşunun gönlünü kırmamak, komşuyu incitmemek gerekir. Komşu gönlü kırmak kul hakkına girer. Hakkını ödemek için gönül rızasını almaktan başka çare yoktur. İbadetler bile komşunun kırılan kalbini tamir edemezler. 

Eğer bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil

Namaz, oruç, hac, zekât gibi beden ve mal ile yapılan ibadetler Allah’ın bir emridir. Komşu haklarına riayet etmek de Allah’ın emridir. İbadetler Allah ile kul arasındadır. Allah’ın bu emirlerini gücümüz nispetinde yaparız. İbadetlerden maksat, insanı kötülüklerden alıkoymak, kâmil, olgun bir mümin haline getirmektir. İbadetlerdeki hatalarımızı ve eksiklerimizi dilerse Allah affeder. Ama komşu haklarını ancak komşular kendi aralarında hallederler. 

Savm, salât, hac ile
Sanma zahit biter işin
Asıl olan insanlık imiş
Asıl olan irfan imiş

-Sağlık ve hastalıklarında, üzüntü ve sevinç anlarında, düğün ve bayramlarda komşularımızı ziyaret etmeliyiz. Vefat ederlerse cenazelerini kaldırmalı, kendilerine destek olmalı baş sağlığı dilemeliyiz. Zor anlarında moral bakımından yanlarında olmalıyız. Hem komşumuzun gönlünü almış hem de Allah’ın rızasını kazanmış oluruz. Bir hasta ziyareti karşılığında, bir yudum su, bir eskice ile bile cennet şarapları, cennet libasları hak ederiz.

Allah-u Teala, kıyamet günü: 

-“ Ey âdemoğlu, senden bir yudum su istedim de vermedin.” Buyuracak. İnsan da:
-“Ya rabbi ben sana nasıl su verebilirim?” diyecek. Allah: 

-“Falan kulum senden bir yudum su istemişti de vermemiştin. Eğer ona su verseydin bunun karşılığını benim yanımda bulacaktın.” Allah-u Teala:

- “Ey âdemoğlu, senden yiyecek istedim de vermedin.” Buyuracak. İnsan da:

- “Aman ya rabbi, sen âlemlerin rabbisin. Ben sana nasıl yiyecek sunabilirim?” diyecek. Allah:

- “Hatırlamadın mı, falan kulum senden yiyecek istemişti de sen ona bir şey vermemiştin. Şayet istediğini verseydin onun karşılığını benim yanımda bulacaktın.” Allah-u Teala:

-“Ey âdemoğlu, hasta oldum da benim halimi hatırımı sormadın.” buyuracak. İnsan da: 

- “Allah’ım sen âlemlerin rabbisin ben seni nasıl ziyaret edebilirim?” diyecek. Allah: “Biliyor musun, falan kulum hastalandı da sen onu ziyaret etmedin. Şayet sen onu ziyaret etseydin benim rızamı onun yanında bulacaktın. Bilmiyor musun?”

Bir hastaya vardın ise
Bir içim su verdin ise
Yarın anda karşı gele 
Hak şarabın içmiş gibi

Bir miskini gördün ise
Bir eskice verdin ise
Yarın anda karşı gele
Hak libasın giymiş gibi

Yunus Emre bu dünyada
İki kişi kalır derler
Meğer Hızır İlyas ola
Ab-ı hayat içmiş gibi

Unutmayalım kötü komşunun nasıl çevresine ve insanlara zararı dokunuyorsa iyi komşunun da dünya ve ahirette yakınlarına iyiliği dokunacaktır. Nefret edilen değil sevilen ve aranılan bir insan bir komşu olmaya gayret edelim. 

İnsanın eti yenmez, derisi giyilmez. Tatlı dilinden ve güler yüzünden başka nesi var? Diliniz tatlı komşularınızla aranız muhabbetli olsun.

Yazarın Diğer Yazıları