Ramazan Sayar

Kıskançlık Ve Büyü 

Ramazan Sayar

Yaşadığımız dünya her ne kadar tek ise de, üzerindeki bütün canlı cansız varlıklar karşıt ve çift olarak yaşamaktadır. Canlılar; erkek-dişi, günler; gece-gündüz, davranışlar; iyi-kötü, estetik; güzel-çirkin, değerler; hayır-şer, ahlak; gıpta-haset gibi… Bunların hepsi de sadece insanlar için bir önem taşıyor. Toplu halde yaşayan ve sosyal ilişkiler içinde olan insanların akıllarını kullanmaları, çalışmaları, başarıları da farklı farklıdır. Farklılıklar bazen kıskançlığa kadar varır. Karşısındakini dolaylı yollardan engellemek, onu yok etmek için çeşitli çarelere başvurulur. İnsanlık tarihi boyunca bu hususta en etkili silah olarak sihir ve büyü kullanılmıştır. 
* * *
Peygamberimizi de ortadan kaldırmak için müşrikler birçok yola başvurdular. Peygamberimiz, bir evin saçağının altında dururken üzerine damdan taş yuvarlamak istediler. Cebrail (as), hemen oradan uzaklaşmasını haber verdi. Hayber sulhunun yedinci yılında Yahudi Haris’in kızı Zeynep bir koyun kızartıp peygamberimizi davet etti. Eti ağzına aldığı anda peygamberimize vahiy geldi. “Ellerinizi çekin. Çünkü koyun bana zehirli olduğunu söyledi.” Buyurdu. Bişr İbn-i Bera lokmayı önce aldığı için hemen orada can verdi. Peygamberimiz Yahudi kızı Zeynep’e sordu: “Seni bu harekete sevk eden sebep nedir? Kız, Yahudice cevap verdi: “Eğer Resul isen bilirsin. Melik isen milletim senden kurtulur.” Dedi. Bişr öldüğü için Zeynep cezasını gördü. Zaman zaman peygamberimiz: “Hani Yahudi’nin o zehiri yok mu, beni bitiriyor. İçimde her damarımın yırtıldığını hissediyorum.” Buyururdu.
* * *  
Gevher İbn-i Haris, Rasülullah, ağacın gölgesinde otururken yanına geldi. Kılıcını çekti ve: “Seni benden kim kurtarır?” Diye bağırdı. Peygamberimiz: “Yüce ve Celil olan Allah.” Bunun üzerine elinin titremeye başlamasıyla kılıç yere düştü. Kafasını orada bulunan ağaca öyle bir çarptı ki sanki dimağı aktı. Peygamberimiz onu affetti. Kavmine dönen Haris: “İnsanların en hayırlısının yanından size geldim.” Dedi.  
* * *
Hicretten önce Abdullah Bin Ubeyd, sihirbaz Lebib Bin Asam’a üç altın verdi. Peygamberimize büyü yapmasını istedi. Lebib, bir Yahudi gencine peygamberimizin saçından getirtti. Bir takım düğümler yaptı. Okudu. Üfledi. Erkek hurmanın kurumuş kapçığının içine koydu. Diğer bazı malzemelerle “Zervan” denilen bir kuyuya, taşın altına gömdü. Allah’ın resulü hastalandı. Şiddeti üç gün devam etti. Cebrail (as) geldi. Büyünün yerini haber verdi. Allah’ın resulü Hz. Ali ve Talha’yı oraya gönderdi. Onlar sihir malzemeleri hurma çekirdeği kapçığı, peygamberimizin tarağı, saçı, üzerine on bir iğne batırılmış heykeli, yine üzerine düğüm yapılmış yay kirişini bulup getirdiler. Kuyunun suyunun rengi kına şeklini almış, hurma ağacını kurutacak duruma gelmişti. Sonra kuyu toprakla kapatıldı. Cebrail (as) Nas ve Felak sureleriyle tekrar geldi. “Ya Resulallah, bir ayet oku, bir düğüm çöz.” Buyurdu. İki melek de gelip peygamberimizin başucunda durdular. Allah’ın resulü: “Sabahın (karanlığı yarıp ortaya çıkaran) rabbine sığınırım. Yarattığı şeyleri her türlü fenalığından, şerrinden. Karanlık çöktüğü zaman (gecenin içinde işlenip çoğalan) şerrinden. Büyü yapmak için düğümlere üfleyenin şerrinden. Haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden.” ( Felak 1–5 ) ve “Sığınırım insanların rabbine. İnsanların Melik’ine. İnsanların ilahına, rabbine. O sinsi şeytanın şerrinden. Öyle bir sinsi şeytan ki insanların kalplerine vesvese verir. (O şeytan) Cinlerden de olur, insanlardan da. ( Nas 1–6 ) Ayetlerinden bir ayet okudu, bir düğüm çözdü. Böylece vücudunda bir hafiflik, bir haz duydu. Hastalıktan kurtuldu. 
* * *
Kötülük yapanların en gözü kara olanı hasetçilerdir. Bütün çarelere başvururlar. Bir gün şeytan firavun’un kapısını çalar. Firavun: “Kim o?” deyince Şeytan: “Ey firavun, Allah’ım diyorsun. Kapıda kimin olduğunu bilmiyorsun.” Dedikten sonra içeri girer ve Firavun’a: “Senden ve benden daha alçak kim var?” diye sorar. Firavun, düşünmeye başlar. Şeytan: “Evet, bizden daha aşağı biri daha var.” dedi ve devam etti: “Kırk yıllık dostum bana şöyle dedi: “Benim komşumun bir ineği var. Akşamüstü evine göğüsleri dolu dolu geliyor. Görünce sabaha kadar uyku uyuyamıyorum. Ne olur onun ayağını dereden geçerken çekiver.” “Ben sana daha iyisini alayım gözün kalmasın.” Dedim. “Hayır, olmaz.” dedi. “Ben komşumun o ineğinin ölmesini istiyorum.” Diye ısrar etti. “İşte o dostum bizden daha alçak.” Dedi.  
* * *
“Ateşin odunu yakıp yok ettiği gibi haset de sevapları yer, mahveder. Bir kimsenin kalbinde iman ile haset birleşmez. Allah haset edenleri sevmez.” Hadisleri kıskançlığın vahametini göstermektedir.

Yazarın Diğer Yazıları