
Hastane Önünde İncir Ağacı
Ramazan Sayar
Komşu kızı ile beşik kertmesi olan bir genç askerde "Verem Hastalığı'na" tutulur. Hava değişimi olarak Yozgat'a gelir.
Kız tarafı gencin hastalığını öğrenir. Ne kendileri ne de kızlarını görüştürmezler.
Genç mum gibi erimeye başlar. Gencin ailesi çok üzgündür. Kız tarafına yalvarır, yakarır, adam gönderirler. Hiç değilse uzaktan olsun birbirlerini görsünler diye......olmaz......olmaz.....
Kız tarafı şart koşar. Tedavi olsun bakalım.....derler.
Genç o gece İstanbul'a rapor aldığı hastaneye yatmak, tedavi olmak için yola çıkar.
O zamanlarda "İnce Hastalık" diye bilinen "Verem" den kurtulmak çaresiz olarak bilinirdi ve öyle idi.
Genç hastane de yatar.....yatar....hastalığı günden güne iyice ağırlaşır.
Göz önünde- gönlünde nişanlısı, anası, ailesi dolaşır. Pencereden bakarken gözü hastane bahçesinde ki incir ağacına takılarak, zor güç titreyen elleri ile bu "beyitler'i" yazar.
Bir ay geçmez ölüm haberi gelir. Yazıp şapkasının içine koyduğu bu "beyitler'i" eşyaları ile birlikte hastane de ailesine teslim ederler.
Fakirlikten yokluktan dolayı aile cenazesini memleketi Yozgat'a getiremez. Gencin mezarı İstanbul' da kalır.
Genç derdini, çaresizliğini dile getirdiği seslenişinde neler yazmış. Şimdi dinleyelim...
Hastane önünde incir ağacı.
Doktor bulamadı bana ilacı.
Baştabip geliyor zehirden acı.
Garip kaldım yüreğime dert oldu.
Ellerin vatanı bana yurt oldu.
Mezarımı kazın bayıra düze.
Benden selam söyleyin sevdiğim kıza.
Başına koysunda karalar bağlasın.
Gurbet elde kaldım diye ağlasın.
Garip kaldım yüreğime dert oldu.
Ellerin vatanı bana yurt oldu.