
Halime'm
Ramazan Sayar
Çoğu kez büyük bir neş’e ile söylediğimiz bu türkünün hikayesi acı ve üzücüdür. Hikayeye konu olan olay son yüzyılda Bolu’nun güzel bir köyünde geçer. Köyün zengin ağasının güzel, alımlı bir kızı vardır. Tüm köy delikanlılarının arkasından koştuğu bu kızın adı Halime’dir. Fakat Halime peşinden gelen bu delikanlıların hiç birine yüz vermez. Köy halkı bunun nedenini bir türlü anlayamaz. Öyle ya Halime’nin köyün en yakışıklı genci Mehmet’i, Mehmet’in de onu sevdiğini nerden bilsinler? İki genç, köyün Taşbaşı diye anılan üç yanı uçurum olan bir dağ başında her zaman buluşur. Taşbaşı'nda gençliklerinin tüm umutlarını beslerler. Taşbaşı onların dert ortağıdır. Mutlulukları sonsuzdur. Ama bir gün Halime ve Mehmet tüm umutlarını yitirirler. Babası Halime’yi kentten bir zengine verecek olmuştur. Öyle ya Halime’yi bir köy delikanlısına neden versin. Baba bir kez kente vermeyi aklına koymuştur. Nuh der de peygamber demez. İki gencin yalvarma ve yakarmaları boşa gider. Köyde düğün hazırlıkları başlamıştır. Mehmet ile Halime üzüntü içindedir. Düğün günü gelip çatmıştır. Halime o gün bembeyaz gelinliğini giyecektir. Ama giymez, giyemez gelinliğini Halime. Son kez iki sevgili yine Taşbaşı’nda buluşurlar. Ve ertesi gün köy halkı iki sevgilinin cesedini Taşbaşı’nın sarp kayalarının dibinde bulurlar. Yazık olmuştur, Halime’ye. Köy halkı üzgün, baba üzgün, Taşbaşı üzgündür.
Şimdi bu üzüntüyü dile getiren ağıtı dinleyelim...
Halime'm
Kiraz aldım dikmeden
Halime'm dallarını bükmeden
Bir armağan ver bana
Halimem ben gurbete gitmeden
Tombulacık Halime'm yar başına gel
Ben gidiyorum Boluy'a.
Düş peşime gel.
******
Ocak başında kaldım
Halime'm ince fikire daldım
Kapılar açıldıkça
Halime"m seni geliyor sandım.
Alçaklara kar yakıyor üşümedin mi?
Sen bu işin sonunu düşünmedin mi?
******
Tütün aldım Hendek'ten
Halime'm hekim geliyor Devrek'ten
Hekim buna ne desin .
Halime'm yangınımız yürekten
Algınmısın Halime'm baygınmısın gel
Hiç haberin gelmiyor dargınmısın gel.