Cinler Alemi
Ramazan Sayar
“Sen olmasaydın ben bu âlemleri yaratmazdım.” Sözünün muhatabı peygamberimiz için Yunus Emre:
Canım kurban olsun senin yoluna
Adı güzel kendi güzel Muhammed
Şefaat eyle bu kemter kuluna
Adı güzel kendi güzel Muhammed
Mümin olanların çoktur cefası
Ahirette olur zevk i sefası
On sekiz bin âlemin Mustafa’sı
Adı güzel kendi güzel Muhammed
Diyerek on sekiz bin âlemden bahseder. Bildiğimiz insan âleminin dışında Allah’a karşı sorumlu olan bir de cinler âleminin olduğunu Kur’an-ı Kerim’den anlıyoruz. “Biz insanları ve cinleri ancak bize ibadet etmeleri için yarattık.” (Zariyat 56) “Cinlerin babasını da dumansız bir ateşten yarattık.” (Rahman 15)
Ayetleri bu hususa işaret etmektedir.
Her ne kadar cinlerle insanlar arasında açıktan bir ilişki olmasa da zaman zaman bazı olayların meydana geldiği anlatılır. Kötülük insanlardan olduğu gibi cinlerden de gelebilir. Cinlerin varlığı birçok yönleriyle insanlara benzer. Allah-u Teala cinlerin atasını yaratınca: “Benden isteğin var mı?” diye sordu. Cinlerin atası şu isteklerde bulundu: “Biz görelim fakat görünmeyelim. Ölünce toprak altında kaybolalım. Yaşlı olanımız gençleşsin.” Bundan dolayı biz onları göremiyoruz ancak onlar bizi görebiliyorlar. İnsan topraktan yaratıldı. Cin ve şeytan da ateşten yaratıldı. Cinde hava fazla, şeytanda ateş fazladır. Cinler evlenir. Hava (gaz) ile çoğalırlar. Yerler, içerler. Yemekleri kemik ve tezektir. Mükelleftirler. İnsan, hayvan, yılan, akrep, deve, sığır, katır, merkep ve kuş suretine girerler.
* * *
Abdulvahhab-i Şarani hazretleri anlatıyor: “cinlerden biri keçi kılığına girip geceleri bizim odaya girer, lambaları söndürür ve gürültü çıkarırdı. Bir gün tam girdiği anda yakaladım. Elimin içinden süzüldü gitti bir, daha da gelmedi.” Diyor.
* * *
Ebu Muhammed Himyeri ‘nin “BEYAN” dersinde bir yılanın ders dinlediğini gören İbn-i Hermel bu yılanın ne olduğunu sorunca Himyeri, onun cin olduğunu söyledi.
* * *
İbn-i Ebi’d Dünya peygamberimizle yolculuğa çıkmıştı. Yolda giderken iki yılan çarpıştı. Biri diğerini öldürdü. Güzel bir koku yayıldı. Peygamberimize sordu: “Ya Rasulallah bu koku nedir?” diye. Peygamberimiz: “Ölen yılan, cinlerin iman edenlerindendi.” Buyurdu.
* * *
İbn-i Kaab, Basra’da hurma satmak için bir ev kiraladı. Ev sahibi, örümcek ağı ile örülü olan evde ifrit bir cin olduğunu her gireni öldürdüğünü söyler. Kaab yine de evi kiralar. İfrit cin gece eve kapkara bir mahlûk şeklinde gelir. Kaab, Ayet-el Kürsi’yi okumaya başlar. “vela ya üdühü…” dediği anda cin kaybolur. Sabahleyin odada bir kül görür. Gaipten bir ses: “vela ya üdühü…” yü cin söyleyemediği için yaktım.” der.
* * *
Ebu Eyyüb el Ensari anlatıyor: “Evimde bir dolabım vardı. İçine hurma koyardım. Hurmaların eksildiğini gördüm. Rasülullah’a durumu arz ettim. Peygamberimiz: “Sen yarın dolapta bir kedi göreceksin. O’na, “seni Rasülullah çağırıyor” de, buyurdu. Gerçekten kedi geldi. “Seni Rasülullah çağırıyor.” Dedim. Bir kocakarı oluverdi. Bir daha gelmem dedi. Durumu peygamberimize anlattım. “O yalancıdır. Yarın yine gelecektir.” buyurdu. Yine geldi, aynı durum üç defa tekrar etti. “Ya Eyyüb, ayet-el Kürsi’yi oku, bir daha gelemem.” Dedi. Peygamberimiz: “Bu defa doğru söyledi.” buyurdu.
* * *
Bir adama yolculuğu sırasında aç bir kurt saldırır. Adam hemen besmele çekip Ayet-el Kürsi’yi okur. Kurt gerisin geri döner gider.
* * *
Fatiha suresini ve Ayet-el Kürsi’yi bir kimse evde okursa o gün o evdekilere insan ve cin nazarı değmez. Nas, felak ve Ayet-el Kürsi okunacak en büyük dualardır. Dua müminin silahıdır.
Cinler pis yerleri severler, pis insanlara musallat olurlar. Pis yerlerde fazla kalmamak gerekir. Pis dolaşmamak en güzel tedbirdir. Kötülüklerden önce Allah’a sığınmalıyız.
Allah’ dayan sa’ye sarıl hikmete ram ol
Yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol