
Yerli Aşı – Yabancı Futbolcu
Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı
Zıtlıkları bir arada yaşamaktan usanmış ve nefret eder duruma gelmiş görünsek de yine bir arada yaşamaktan ve yaşatmaktan kurtulmak istemiyoruz çünkü mutluluk duyuyoruz.
‘Bu da ne demek şimdi?’ diyenlerimiz çıkabilir. Ancak şimdi hepsini sayıp dökmek yerine içinde yaşadığımız günlerdeki zıtlıklara bir bakmamız yeterlidir, sanırım.
Biliyoruz ki, dünyamızın en çok ihtiyaç duyduğu ve içinde yaşamaktan usanıp nefret duyduğumuz bir hastalığa karşı savunma ilâcı olduğunu bildiğimiz bir aşı büyük küçük devletler tarafından yaygınlaştırılmış bulunmaktadır.
Biz de, bir taraftan, bu hastalığa karşı hangi devletin aşısını kullansak diye düşünüp tercihlerimizi değerlendirirken diğer taraftan da ‘biz de böyle bir aşı icat edip üretemez miyiz?’ sorgulaması vardı. Neticede böyle bir aşıyı biz de üretip piyasaya sürdük. Aynı zamanda bu aşının milletçe kullanılması konusunda halkımızı da ikna etme çalışma sürecinde de başarılı bir noktaya ulaşmış ve fiilen kullanır durumuma ulaşmış bulunuyoruz. Bu durumu devlet olarak benimsedik ve diğer aşılar karşısında vatandaşlarımız tarafından kullanılması ve kullananlar tarafından da kullanılma tavsiyesinde bulunulması da ayrıca dikkatimizi çekmektedir.
Tabii ki, doğru olan da bu idi. Hem yabancılara para vermeyecek ve hem de Millet olarak bizi âleme tanıtacak ve övünme vesilesi bile sayılacak bir icadın memleketimiz evlâtlarının sayesinde elde edilmiş ve milletçe övünmeyi de hak etmiştik.
Kendimizi dünyaya tanıtmak ve diğer büyük milletlerden aşağı olmadığımızı gösterip kanıtlamak için elimizdeki belge niteliğinde aşımız oldu. Bu aynı zamanda memleketimizin askeri nitelikleri yanında ilimde de yeterli ve yetenekli elemanlarımızın varlığının bir ispatı idi.
Bu bizim icadımız olan aşının yetkin olacağının bir ispatı idi. Fakat ne yazık ki, dünya milletlerinin önde gelen sporcularını, daha doğrusu futbolcularını memleketimize parayla, hem de yabancı parayla, yani milyonlarca dolar verip takımlarımızda bizi temsil etmek üzere oynatıyoruz. Birinci futbol liginde oynayan takımlarımıza bir bakalım. Her takımda yedeklerinin de bulunduğu takım teşkil edecek sayıda yabancı futbolcu bulunmaktadır.
Kendilerini yabancı para/dolarla transfer ederek milyon dolarlarla ağırlamakta ve bizi temsil etmelerine izin vermekteyiz. Onlar oynarken gördüğümüz güzel hareketleri varsa onları da alkışlamaktan zevk duyuyoruz.
Diyeceksiniz ki, onlar bizi yabancı takımlara karşı değil, sadece spor kulüpleri karşısında temsil etmektedirler.
Doğru, ben eben an ceddin (atalarımdan itibaren) Konya’lıyım. Ancak onlar benim temsilcim asla olamazlar. Ne oyunlarını seyrederim ve ne de benim temsilcim olarak bakarım. Bu durumu kendilerine lâyık görenler bakıp onlar oynadıkça sevinsinler. Ama bilsinler ki, onlar da Konya’yı ve Konyalıyı temsil etmemektedirler. Ne bu maksatla maça çıkmakta ve ne de adına sahaya çıktığı zannedilen kulüp ve taraftar için mücadele etmektedirler. Onlar ancak aldıkları ve alacakları dolar/para için sahaya çıkıp oynamaktadırlar.
Ama (türkovak aşısı) bizi, yani bütün Türk milletini temsil etmektedir ve adımızı dünyaya duyurmaktadır.
Konyalı olarak bize düşen de bizi temsil ettiğini zannettiğimiz ve düşündüğümüz yabancı futbolcuları alkışlamak değil, aşıyı icat eden ilim adamlarımıza minnet ve şükran duygularımızı iletmek olmalıdır.