
YENİ YIL
Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı
Aylar öncesinden başlayıp günü gelince geleceğini bildiğimiz halde, yeni yılın sanki bir an önce gelmesini ister gibi davrandığımız ve bu arada eskittiğimiz yılın da hayatımızdan hemen çıkması için yaptığımız çağrılardan sonra artık yeni yılımıza kavuşmuş bulunuyoruz.
Allah bizleri yeni yılın kıymetini bilenlerden eylesin ve ilk günlerini yaşamaya başladığımız bu günlerden başlayarak sonuna kadar ve hatta ömrümüzün sonuna kadar dünya ve âhiretimize yarayacak işler yapmamızı nasip eylesin, âmin!
Bu yıla girerken de sanki hepimiz milyoner olacakmış gibi piyango bileti alabilmek için her türlü sıkıntıyı göze alarak bir bilet elde edebilme çabası içine girdiğimiz bir gerçektir.
Genç ve yaşlı, hangimize sorsak bu dünya da kalacağımız sürenin sınırlı olduğunu bilerek, öleceğimizi söyleriz. Fakat bu ölümün her birimize ne zaman geleceğini bilmeyiz.
Buna mukabil ikinci hayatımızın, Allah korusun, ya cehennemde veya Allah cümle mümin kullarına nasip etsin, cennette yerlerimizi alacağımızı biliyor ve buna iman ediyoruz. Bunların ikisinin de süresiz olduğunu ve içindekilerin de süresiz kalacaklarını da bildiğimiz muhakkaktır.
Bir diğer husus da böyle bir akıbeti halen yaşadığımız dünya hayatımızda elde edeceğimizi de biliyoruz. Ama nedense bu dünyada iken, âhiretimizi hatırlamadan, bu dünyaya metanet verdiğimiz ve daha çok dünyalık elde etmek için çalıştığımız da bir gerçektir.
Geçen yılı uğurlarken ve yeni yılımızı karşıladığımız yılbaşı gecesinde sırf dünyamızı düşünerek aldığımız biletlerin bize sadece dünyada daha rahat bir hayat sürmemizi sağlayacak ve aslında inandığımız dinimizin de bizim için böyle bir yoldan kazanılacak maddi imkânların caiz olmadığını, aksine yasak olduğunu bildirmesine rağmen, sırf dünyalık elde etmek için günlerce vaktimizi boşa harcadık.
Bu arada dünyalıklarımızı da âhiretimizi de verecek olanın Allah’ımız olduğunu unuttuk. Halbuki bu konuda Allah bize şöyle hitap ediyor: “Hiçbir kimse yok ki, ölümü Allah’ın iznine bağlı olmasın. ( Ölüm), belli bir süreye göre yazılmıştır. Her kim dünya nimetini isterse, kendisine ondan veririz; kim de âhiret sevabını isterse ona da ondan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız. (Âl-i İmrân/145).
Tabii bunları elde edebilmemizin yolu bizim gösterdiğimiz çabanın sonu olacaktır. Yoksa Allah bunları bize durup dururken vermez. Bu konuda bize düşen ise, dünyalıklara ulaşabilmek için burada kalacağımız süreyi, âhirette mutlu olabilmek için de orada ebedi kalacağımızı dikkate alarak, yaşamamız gerektiğini bilmemizdir.