
YAZ MEVSİMİ
Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı
Hava şartlarının durumuna göre yaşadığımız bir yıllık süreyi mevsimlere ayırmış olan ecdadımız her hâlde doğru bir değerlendirmede bulunmuştur. Dikkat edersek gerçekten de içinde bulunduğumuz, daha doğrusu ülkemizin içinde bulunduğu konuma göre coğrafi şartlar gerçekten de dört mevsim olarak gelmekte ve dolayısıyla böylece bir yılda dört mevsimi yaşıyoruz.
Tabii olarak şunu söyleyebiliriz: Her mevsimin getirdiği iklim değişiklikleri yaşayışımızı da ona göre düzenlememizi gerektirmektedir. Bu günlerde havaların ısınması ile kış şartlarına göre takındığımız tavırlardan ve özellikle de giyim kuşam zorunluluklarından kurtulduğumuz bir gerçektir.
Açılıp saçıldığımız bir yana bazı işleri yapmamız da kolaylaşmış görünmektedir. Özel bir konuya göre söyleyecek olursak, evlilikler bu mevsimde birden bire artmış görünmektedir. Nitekim duyumlarımıza göre evlenmek isteyen gençler ve onların aileleri evlilik merasimlerini duyurmak için yapacakları düğün günlerini ve ikram edecekleri yemeklerin zamanını bu hizmeti veren yerlerin verecekleri güne göre belirlemek durumunda kalmakta imişler.
Özetle söyleyecek olursak insanın hayatının değişim noktalarından belki de en önemlisi olarak kabul edilecek bulunan evlilik merasimleri evlenecek kişilerin veya ailelerinin seçecekleri gün ve saatlere göre değil, yemek ikram etmek istedikleri yerin vereceği randevuya göre belirlenir duruma gelinmesi bu konuya çok önem verdiğimizi de göstermektedir.
Eh onlar da yemek ikramından vazgeçerek istedikleri zamanda düğün merasimlerini gerçekleştirsinler de diyemeyiz. Çünkü böyle davranmak görgü ve dinimizin tavsiyelerine uygun düşmez.
Çünkü Hz. Peygamber (as) evlenecek kimsenin imkânlarına göre bir ikramda bulunarak evliliğini ilân etmesini tavsiye etmiştir. Bu da evliliğin gizlenmesini değil, duyurularak alenileştirilmesini gerektirir.
Yalnız bu konuda bazı uygun olmayan davranışlarımızın bulunduğunu da bilmemiz gerekmektedir.
İçinde bulunduğumuz ve yaşamakta olduğumuz yıllar bizlere bol kazançlar sağlamaktadır. Yani yaşmakta olduğumuz aylar, yıllar bundan meselâ elli yıl öncesinde yaşanan yıllarla kıyaslanamayacak kadar iyi şartlar taşımaktadır. Yani günümüz şartlarında her şeyin bol olduğunu görüyor ve bolluk içinde yüzüyoruz desek yanlış ve yalan olmaz. Tabii olarak bu durumda bu nimetin kıymetini de bilmeliyiz.
Her zaman ve her durumda olduğu gibi, yapılan düğün ve merasimlerinde de kendimizin imkân ve şartlarını; başta gösteriş ve israftan uzak tutmalı ve israftan kaçınmalıyız.
Fakat maalesef, böyle davrandığımız söylenemez. Çünkü gösteriş ve israf düşkünü olmuş durumdayız. Komşumuz veya akrabamız benzer konuda ne yapmışsa biz onun önüne geçebilmek için ne yapmamız gerekiyorsa onu yapmaya çalışıyoruz. Kendi durumumuza ve imkânımıza göre değil, bizi onlardan daha ilerde bir takdirle nasıl karşılayabilirler diye düşünüyoruz. Bu da bizi dinimizin bize telkin ettiği gösteriş ve israfa götürüyor.
Bundan kaçınmamız şartıyla düğünlerimizin artması bizi her zaman sevindirecektir.