
YAPTIĞI İŞİN NEDENİNİ BİLMEK
Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı
Günümüzde hayat öyle çabuk akıp gidiyor ki, hemen hepimiz hayatın arkasından koşuyoruz fakat çoğumuz ona yetişme imkânı bulamıyoruz. Neticede gidebildiği yere kadar gitsin diyerek işi oluruna bırakıyor ve salıveriyoruz. Dolayısıyla bir taraftan iş yapıyor görünüyor fakat yaptığımız işin hiç de beklediğimiz iş olmadığını görüyoruz. Ancak o zaman keşke şu şekilde yapsaydım veya böyle bir düşüncenin peşinden gitmeseydim diyerek, güya pişmanlık ifade ediyoruz.
Böyle bir duruma düşmemizin ve yapmak istediğimiz işin böyle neticelenmesinin sebebi üzerinde düşünmüyoruz. Bu da bizi sonraki yapmak istediğimiz işlerde de yalnız bırakmıyor. Dolayısıyla da ilk attığımız adımın peşinden, diğer bir ifade ile geride bıraktığımız izi takip etmekten başka bir yol bulamıyoruz. Böylece de yaptığımız işler yapmak istediğimiz ve sonunda iyi bir netice beklediğimiz iş olarak meydana gelmiyor.
Böyle davranışlar sergilediğimizde aslında unuttuğumuz şey, o yapmak istediğimiz işi niçin yaptığımızı bilmediğimizi ortaya koyuyor.
Geçen yazımızda belirttiğimiz örnek üzerinden hareket edersek işin doğrusuna ulaşmamız kolay olacaktır, sanırım.
Bilindiği gibi eğitim ve öğretim belli kademeler halinde yapılır ve öyle yapılmaktadır. Ayrıca eğitim ve öğretim alacak olanların da ilerde ulaşmak istedikleri bir nokta vardır ve oraya ulaşabilmek için bu kademeli eğitim ve öğretimden yararlanmak için o okula gelmiştir. Çünkü ancak o eğitimi ve dolayısıyla ilgili bilgiyi belli seviyede aldığı takdirde ulaşabilecektir.
Bu durumda eğitici ve öğreticiye konuyu bilerek ve belli bir seviyede tutarak vermek durumundadır. Yani bilgi ve eğitimi alan kimsenin o bilgi ve eğitimi niçin aldığını veya almakta olduğunu bilmesi gerektiği kadar, o bilgiyi veren kimsenin de neyi niçin verdiğini, yani öğretmek istediği muhatabına verdiği bilgiyi niçin verdiğini bilmesi gerekir.
Fakat ne yazık ki, günümüzde, konular böyle gelişmiyor. Çoğu zaman bilgilenmek isteyen kişi en pratik şekilde ve en kolay tarzda bilgilenmek istemesine karşılık bilgi veren kimse de karşısındakini düşünmeden, sadece mecbur tutulduğu süreyi bir an önce doldurmanın yoluna bakıyor.
Belki insanın tabiatı icabı, fakat özellikle de günümüzde bir iş yapmak isteyen kimse o işi en kısa sürede ve en kolay şekilde nasıl yapılması gerekiyorsa o şekilde olmasını istiyor. Çünkü hedef belli bir seviyede gelir elde etmek oluyor. O gelire ulaşsın da nasıl ulaşırsa ulaşsın, orası mühim değildir, diye değerlendiriyor.
Yani hedef tekdir: Kolay yoldan çok para kazanabilmek. Bugün insanımızın aklında yatan tek hedef budur. Meselâ bir baba kızını evlendirirken, onun iyi, mutlu bir yuva kurmasını arzu edip bunu nasıl gerçekleştirebileceğini kızına öğretmesi gerekirken, onun okuyup bir gelir sahibi olmasını önceleyebiliyor. Bu konuda da şöyle diyor: Okusun, bir resmi görev alsın ve ekonomik bağımsızlığını kazansın.
Böyle bir anlayışla yetişmiş bir kimseden kim ne bekler? Beklese ne netice alır?