Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Ticaret Ahlâkımız

Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Mal alıp satımı demek olan ‘ticaret’ aynı zamanda bundan elde edilen kâr/gelir anlamında da kullanılan bir kelimedir. Daha doğrusu bir terim/tabirdir. Karşılıklı yapılan bir işlem olması sebebiyle de bu yapılan işlemin belli kuralları olması gerekir. Nitekim de öyledir. Dinimizde de bunun kuralları olup bunlar da Kitabımız Kur’ân’da belirtilmiştir. Aynı zamanda da ticaret teşvik de edilmiştir.

İnsana kâr temin etmesi ve bu kârın da insanı umutlandırıp geleceği konusunda teşvik edici bir unsur olması sebebiyle de ticaret, kişilerin isteyerek ve iştahla yaptıkları bir muameledir. Böyle bir muamelenin kuralsız yapılması veya kurallarına dikkat etmeden gelişi güzel yapılması, böyle bir işlemin ortadan kalkması anlamına gelir. Bundan dolayı da ticaretle ilgili bir takım kurallar dinimizce ve devletimizce belirlenmiş ve belli kural ve kaideler çerçevesinde yürütülmesi istenmiş ve bunlarla sağlıklı bir ticaret hayatının yürütülmesi öngörülmüştür. Dinimizin ön gördüğü kurallar tabii ki, insanın âhiret hayatını da mutlu etmeyi sağlayıcı ve dünya hayatının da dürüst bir şekilde sürdürülmesini öngören kurallar olması tabiidir.

Ticaret konusunda dinimizin öngördüğü kurallar şüphesiz, dinimizce mal olarak kabul edilen ve kullanılması ve yenilip içilmesi caiz olan şeyler üzerinde yapılan alış-verişler olması gerekir. Mal olarak kabul edilmeyen ve yenilip içilmesi de caiz görülmeyen şeylerin alınıp satılması dince caiz olamaz ve caiz değildir. Sarhoş edici içkiler ve yenmesi caiz olmayan hayvanların etleri… gibi.

Dinimizin bu konuda öngördüğü prensiplere bir bakalım. Konu ile ilgili olarak Allah Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı batıl (haksız ve haram) yollarla alıp vererek yemeyin ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah sizi çok esirgeyendir” (Nisâ/29). Bundan da anlaşılacağı üzere Allah alış verişin dinimizde helâl bir muamele olduğunu ancak, belli kurallarının da bulunduğunu bildirmekte ve bu kurallar çerçevesinde yapılması gerektiğini hatırlatmaktadır. Buna göre bir Müslümanın yapacağı ticaretin her şeyden önce dince meşru kabul edilen bir mal üzerinde olması ve kurallarına riayet edilerek yapılması gerektiği belirtilmektedir.

Fakat nedense, günümüzde yapılan ticaretin her şeyden önce bir fırsatçılık olarak yapıldığını görmekteyiz. Genel olarak söyleyecek olursak, insanın hayatında iniş ve çıkışların olduğu bir gerçektir. Özellikle de bu günlerde, her gün (iki yüzün üzerinde) kardeşimizi kaybetmekten doğan sıkıntı ve hastalık sebebiyle, kişilerin normal hayatlarından uzak bir ömür sürmeye çalışıyoruz. Böyle bir dönemde, onların yanlarında yer almamız gerekirken, ticaretle uğraşan kesimin bunu fırsat bilerek daha çok kazanabilme yollarına sapmaları akıl alacak bir durum olmasa gerektir. Fırsattan istifade en çok kullanılan ve ihtiyaç duyulan maddelerin her fırsatta fiyatını artırmak ve alabildiğince yüksek fiyatlarla pazarlama yapmak dinimizin bizden beklediği bir davranış olmasa gerektir.

Çünkü böyle günler Müslümanların birbirlerinin yanlarında ve onların yardımcısı ve onların sıkıntılarını paylaşmaları gereken bir zamandır. Sıkıntılar paylaşıldıkça kişilere sıkıntı vermekten uzak olur. Fakat çekilmekte olan bir sıkıntı üzerine verilecek yeni bir sıkıntı ise Çekilemeyecek bir yükün üzerine bindirilmiş bir yük olur.

Rabbimden biz Müslümanların birbirlerinin sıkıntılarını paylaşan ve yardımlaşan kullarından kılmasını dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları