
TEDRİSAT VE TATİL
Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı
Daha önce tedrisatın başladığını, yani ilkokuldan itibaren Lise seviyesi de dahil olmak üzere, yeni yıla başladıklarını söylemiş ve bu konu ile ilgili görüşlerimizi yazmıştık. Tabii olarak eğer bir eğitim ve öğretim yılı değerlendirilmek istenirse onun hem eğitim ve öğretim süresi, hem de bu derslerin okutulmayıp ara verildiği tatil süresi de gündeme gelecektir.
Bilindiği gibi öteden beri okulların tedrisata açık olduğu ders dönemi, genel olarak, sekiz ay ve tatil süresi de dört ay olarak ifade edilirdi. Ancak bu tatillere hafta sonu tatilleri ve çeşitli sebeplerle, biz buna özel gün tatilleri diyelim, eğitim ve öğretime verilen aralar tatillere dahil edilmezdi. Sanki o günler de eğitim ve öğretim yapılmış gibi kabul edilir ve okulların eğitim ve öğretime açık olduğu günlere içinde sayılırdı. Durum öteden beri böyle olduğu için de gerçek eğitim-öğretim süresi ile tatil süresinin ne kadar olduğu birebir hesap edilmezdi. Günümüzde de durum böyledir.
Bu duruma göre gerçek eğitim ve öğretim süresinin ne kadar olduğunu merak ediyorsanız varın siz hesap edin.
Yine bilindiği gibi, temel ders yılı iki bölüme ayrılmakta idi. İki ders yılının arasında uzunca süren bir yaz tatili ile ki, bu tatil iki ders yılını birbirinden ayıran tatildir. Diğeri de ona göre kısa sayılacak iki haftalık bir ara tatili ki, biz buna şubat tatili diyoruz.
Bu ders yılına girerken yeni bir uygulamanın yapılacağı duyurusuyla karşılaştık. Yani bu ders yılından itibaren bu güne kadar, Şubat ayında yapılan iki haftalık tatilin bir haftası alınarak ders yılının uygun bir yerine yerleştirileceği ve böylece ders yılında bir bölüm daha oluşturularak üçe ayrılacağı duyurusu yapıldı.
Bilindiği gibi, öteden beri bizde uygulama, okulların açıldığı hafta öğrencilerin, okula, sınıfa, arkadaşlarına ısınma ve hatta oturacağı sıraya alışma haftası olarak geçmesi şeklinde olmuş ve olmaktadır. Okulun daha ilk açıldığı gün ders programına göre sınıfa girmiş olan bir öğretmen de ya tanışma veya tatil uykusundan uyandırma davranış ve hareketleriyle ilgili bir uygulama safhasındadır.
Bu sebeple biz bu durumda daha ilk günden okulların açılmış oluğundan ve tedrisatın başladığından söz edemeyiz.
Bu uygulama örneğine bakarak yeni uygulamaya konulacak olan değişikliğin faydalı mı? Yoksa zararlı mı olacağını şimdiden düşünmeliyiz.
Bir kimsenin devamlı aynı şeylerle meşgul olması, eğer bir de bu meşguliyete konu olan nesne kişinin arzusu hilafına bir iş ise tabii ki, o kimseyi yorar. Bu sebeple de böyle bir durumda bulunan kimsenin o işe ara vermesi ve bir müddet sonra tekrar o işe dönmesi kişinin yenilenmesi gibi olur.
Veya tam aksine sevdiği ve aradığı bir iş ise tatile çıkan kişi devamlı onu özler ve bir an önce o işinin başına tekrar dönmek arzusundadır. Tatilden dönünce de bu sefer işine dört elle sarılır.
Bu durumda benim merak ettiğim, ders yılını tatillere böldüğümüzde bu tatillerden dönen öğrencilerin hangi duygularla dönecekleridir. Çünkü bu anlattığımın üçüncü bir şıkkı daha bulunmaktadır. Ya öğrenciler tatilden dönerken, tatilin verdiği rehavetten/tembellik uykusundan henüz kurtulamamış ve onu arıyor bir durumda ise?
Ne dersiniz? Tatilin çok olması mı, yoksa eğitim ve öğretim süresinin uzatılması ve ciddi tutulması mı?