
Şemsî Ve Kamerî Takvim
Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı
Bilindiği gibi günümüzde iki ayrı takvim kullanılmaktadır. Bunlardan biri ayın dünya etrafında dönme sürensini esas alır, diğeri de güneşin dünya etrafında dönme süresini. Ayın dünya etrafında dönme süresini esas alan takvime ‘hicrî takvim’; güneşin dünya etrafında dönme süresini esas alan takvime de; ‘milâdî takvim’ denir.
Biz Müslümanlar temelde ay takvimini esas almış bulunuyoruz. Bu sebeple de dini gün ve bayramlarımızı bu ay takvimine göre belirlemiş ve ona göre uygulamaktayız. Nitekim içinde bulunduğumuz günler, yani Ramazan ayı bu takvimin aylarındandır ve hicri takvime göre dokuzuncu aydır.
Bu takvimin ilk ayı da ‘Muharrem ayı’dır. Çünkü son peygamber olan Hz. Muhammed (aleyhi’s-selâm) bu ayda dünyayı teşrif etmişlerdir. Bundan dolayı Müslümanlar bu durumu esas alarak takvimlerini buna göre belirlemiş ve kullanmışlardır. Nitekim biz de Cumhuriyetten önce bu takvimi kullanmakta idik.
Ancak günümüzde de dini gün ve bayramlarımızı yine bu eski takvimiz olan hicrî takvime göre uygulamakta devam ediyoruz.
Ayın dünya etrafında dönüşünü tamamlaması 29 veya 30 günde olmaktadır. Ancak bu tamamlama değişik aylarda olmaktadır. Bundan dolayı da bazı yıllarda 29 gün olan bir ay, bir başka yılda 30 gün olabilmektedir. Buna göre de bir hicri takvim yılı 354 veya 355 gündür. Bu durum bazı yıllarda değişik aylara rastladığı için de bazı yıllarda Ramazan ayı 29 gün, bazı yıllarda da 30 gündür. Nitekim içinde bulunduğumuz yılda Ramazan ayı otuz gün sürmüştür. .
Dünyanın güneş etrafındaki dönüş süresi ise 365 gün altı saattir. Bundan dolayı da bu süre dört yılda bir gün etmekte ve bu da bir gün olarak şubat ayına eklenmektedir. Çünkü artan saatler dört yılda bir gün etmektedir. Bu da Şubat ayına eklenmiştir ve şubat ayı dört yılda bir yirmi dokuz gün olmuştur. .
Biz de Cumhuriyetten sonra bu takvimi, Batılılaşmanın bir gereği olarak almış bulunmaktayız. Ancak dini gün ve bayramlarımızı yine eski takvime, yani ay takvimine uyarak uygulamaktayız.
İşte biz de bu yıl tuttuğumuz orucumuzu tamamlayıp bayrama ulaşmak üzereyiz. Çünkü bir gün sonra bizim dini bayramlarımızdan olan Ramazan Bayramına (halk arasında veya çocuklar arasında anıldığına göre Şeker Bayramına) ulaşmış bulunuyor veya ulaşmak üzereyiz.
Eskiden Hoca Efendiler Bayram günlerinde vaazlarına başlarken, genellikle, ‘Recep, Şaban, Ramazan’ derken sonunda bayrama kavuştuk diye söze başlarlardı. Gerçekten de öyle daha dün gibi yakın bir zamanda oruca başladık, bir gün sonra ise bayram yapacağız. Onun için geleceğe bakarak hiçbir şeyin daha uzakta olduğuna aldanmamalıyız.
Nitekim bazı şeyleri uzak olarak görürüz ve karşılaştığımızda ise ne kadar yakın olduğunu fark ederiz. Hayatımız da böyledir. Hiç ölmeyecekmişiz gibi davranırız, fakat hiç beklemediğimiz bir anda, yakınlarımızdan bir ölüm görünce demek ki, ölüm bize hiç de uzak değilmiş deriz.
Önemli olan bunu bilmemiz ve hayatımızı buna göre sürdürebilmemizdir.