Seçim Sonrası Gelişmeler
Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı
Hararetle beklenen seçim günü geldi ve partiler arasında gün geçtikçe harareti artan günler, yapılan seçimle sona erdi. Şimdi ise yeniden kurulacak hükümet üzerine söylemler başladı.
Bulunduğum görevlerimin gereği olarak sıcak bir siyasetin bugüne kadar içinde bulunmuş veya dirsek temasında bulunmuş bir kimse değilim. Siyasetçilere ve partilere karşı da olmadım. Ama katılmam gereken seçimler dolayısı ile de görebildiğim kadarı ile ve günün şartlarına göre, en doğru gördüğüm ve bildiğim partiye oyumu verdim. Yaşımın gereği olarak baktığımda 1950 den bu yana yapılan bütün seçimleri ve seçim öncesi ve sonrası gelişmeleri takip ettim. Her birinin zihnimde bıraktığı bir izlenimim var. Ayrıca 1961 den itibaren de seçimlerde oy kullanmak suretiyle (seçimden seçime) konu ile yakından ilgilendim. Hatta seçim öncesi ve sonrası durumlarla ilgili olarak, arkadaşlar arasında yaptığımız konuşmalarda konu ile ilgili fikirlerimi söylediğim de olmuştur.
Bugün ise günümüzdeki siyasi gelişmelerle ilgili olarak görüşlerimi yazıya döküyorum. Bu davranışımdan benim bundan sonra siyasetle ilgileneceğim anlamı çıkarılmasın. Ben sadece bugüne kadar bir gözlemci olarak elde ettiğim bilgilerimi ve oluşan fikirlerimi göz önünde bulundurarak, muhtemel gelişmeler ve olması gerekenler hakkında bir yorumda bulunmak istiyorum.
Bilindiği gibi 2002 yılında yapılan seçimle iş başına gelen Ak Parti 07 haziran 2015 günü yapılan seçimlere kadar, her seçimde aldığı oyları artırarak, tek başına iktidar olduğu seçimlere ve bu seçimin sonucuna bakarak, söyleyecek olursak; partinin bugüne kadar verdiği hizmetlerin, milletimiz tarafından da olumlu karşılanmış olduğunu görmekteyiz. Her ne kadar son seçimde partiye verilen oylar onu tekrar, tek başına, hükümet kurma noktasına taşımasa da görünen o ki, onu yeni bir hükümet kurmaktan tamamen de men etmemiş bulunmaktadır. Ancak tekrar hükümet kurarken, daha dikkatli olmaya çağırmıştır. Bu sebeple de seçim sonrasında ortaya pek çok alternatif çıkmış bulunmaktadır.
Ancak, bu konuda ortaya çıkan bütün alternatifleri sıralamak yerine sadece dikkatimizi çeken bazı konulara temas etmek istiyorum.
Seçim sonuçlarının ilk açıklandığı saatlerde her partinin yetkilileri, yeni kurulacak hükümet konusunda kendi pozisyonlarının ne olacağını hemen açıklamaya başladılar. Bu açıklamalara göre, bugünkü iktidarın alternatifi olarak görünen ve bu maksatla seçime giren hiçbir parti, koalisyon ortağı olarak da olsa, iktidar olmaya talip oluklarını ifade eden bir açıklamada bulunmadı. Hatta yeniden iktidar olacak parti olarak gördükleri Ak Parti ile koalisyon olmayacakları şeklinde açıklamalarda bile bulundular. Bana göre bu açıklamalar seçim öncesi var olan kaosun bir başka şeklinin seçim sonrasında da devam ettirilmesi arzusunun açığa vurulmasından başka bir şey değildi. Fakat aradan geçen iki üç gün içerisinde seçim rehavetini atarak veya yönlendiricilerinin ikazı üzerine kendilerine gelmeye başladılar ve konu ile ilgili fikirlerini değiştirdiler. Kendisini iktidara en uzak olarak gören partiler bile ya koalisyonun içinde veya dışarıdan iktidar olacak parti veya partileri destekleyebilecekleri şeklinde açıklamalar yapmaya başladılar.
Son açıklamalar aynı zamanda seçim öncesi, iktidarda bulunan partiyi, dolayısıyla hükümeti, ne pahasına olursa olsun, indirmek gerektiğine inanarak yola çıktıklarını da hatırladıklarını gösteren bir işarettir.
Bu sebeple de bu açıklamalar, seçim öncesi paslaşan, birbirlerini incitmeden iktidar partisine yüklenen ve hatta seçim sonrasında bir partinin Genel Başkanının açıklamasına göre, birbirlerine emanet oy desteğinde bile bulunmuş olan partilerin seçim sarhoşluğundan kurtulduklarının da bir ifadesidir.
Görüldüğü ve bilindiği gibi seçim sonrasında ortaya çıkan tablo çok alternatifli hükümet kurulabileceğini göstermektedir. Ancak bu alternatiflerden birisi de iktidardan ayrılacak olan partinin yeni kurulacak hükümette yer alması durumudur. Bu durum bir parti ile ortaklık şeklinde olabileceği gibi, bir partinin dışarıdan destek vermesi ile bir azınlık hükümetinin kurulması şeklinde de olabilir. Benim kanaatim böyle bir hükümetin iş başına gelmesi memleketimiz ve milletimiz için en güzel ve en doğru olanıdır. Zira giden hükümetin başlatmış bulunduğu bir takım hizmetlerin en iyi şekilde neticeye ulaşması / ulaştırılması yine onun takibi ile mümkün olur. Aksi halde memleketimizin işlerinin akamete uğrayacağı, plânlanmış hizmetlerinin yarıda bırakılarak her şeyin yapboz tahtasına döndürüleceğinden endişe duyarım.
Önümüzde görünen, memleketimizin önemli hususlarından biri de önceki iktidar zamanında başlatılmış olan “çözüm süreci” nin devam etmesi ve sağlıklı bir neticeye ulaştırılmasıdır. Bunun yolunun da artık iki tarafın da ortaya çıkmış olan partilerinin, özellikle de yeni kurulanın, her şeyden önce akıllı, memleketini seven ve geçmişten ders alan davranışlarından geçeceğidir.
Bu iki partinin halihazırda iktidar olanı tekrar iktidar olur, diğeri de bu iktidara dışarıdan destek veren parti konumunu benimserse bence anlaşmaları ve çözüm sürecinde başarıya ulaşmaları daha kolay ve daha sağlıklı olacaktır. Bundan kazanacak olan da hem partiler, hem bu partileri destekleyenler ve dolayısıyla milletimiz ve memleketimiz olacaktır.