Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Onsekiz Mart'ın Hatırlattıkları

Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Şanlı tarihimizde yer alıp günümüzde unutulmaması gereken olaylardan (savaşlardan) biri de hiç şüphesiz “Çanakkale Harbi”dir. Gerçi tarihimizde yer alan harplerin hepsi ayrı özellikte ve ayrı değerdedir. Bu bakımdan hiçbirisinin yerini küçümsemek ve görmezden gelmek mümkün değildir. Ne var ki, on sekiz mart, bize Çanakkale Savaşı ve Zaferini hatırlatmaktadır. Çünkü bu savaşın bizim tarihimizde ayrı bir yeri vardır. Bundan dolayı da unutulmaması ve unutturulmamsı gereken bir savaştır.

Her ne kadar günümüzde muharebe yerine Türkçe karşılığı olarak savaş demekte isek de sanki bu kelime Çanakkale ile söylenince aklımıza ilk gelen Çanakkale’de yapılan savaşın önemini kaybettiriyor gibi gelmektedir. Bu sebeple, bence, orada cereyan eden savaşın adı özellikle eski ifadesiyle ‘Çanakkale Muharebesi’ olarak söylenmelidir. Fakat biz yerine göre her ikisini de kullanmaktayız.

Çünkü Çanakkale savaşı l9l4-l9l8 yılları arasında gerçekleşen Birinci Cihan Harbi içinde yer almış özel bir savaştır. Yani bu savaş 3 kasım l914 – 9 ocak 1916 tarihleri arasında, özel olarak, Çanakkale Boğazı’nda cereyan etmiş bir savaştır.

Bilindiği gibi ‘Birinci Dünya Savaşı/Cihan Harbi’ ittifak devletleri ile itilâf devletleri arasında cereyan etmiş ve dört yıl kadar sürmüştür. Çanakkale Savaşı, işte bu genel savaşın içinde yer alan ve özellikli olan bir savaştır. Birinci Dünya Savaşının taraflarından İtilâf Devletleri, ittifak devletleri arasında görmek istemedikleri Osmanlı İmparatorluğunu etkisiz hâle getirip saf dışı bırakmak için özel olarak Çanakkale Boğazından geçip Merkez-i Hükûmet/Başşehir olan İstanbul’a ulaşmak istemiştir.

Bunun için de Çanakkale’den Merkez-i Hükûmet olan İstanbul’a ulaşmak istemiş ve Çanakkale Boğazına gelince de beklemedikleri bir savunma ile karşılaşmışlardır. O günkü güçlü üç devletin (İngiltere, Fransa, Rusya) birliklerinden oluşan itilâf devletleri topluluğu boğazı bombardımana tutmuşlar, fakat hiç de beklemedikleri bir savunma ile karşılaşmışlardır.

Çünkü Osmanlı güçleri kendilerini hiç beklemedikleri bir savunma ile karşılamışlardı. Neticede bu durum karşılarında bulunan Almanya için bir moral kaynağı olmuştur. Çünkü İngiltere, Fransa ve Rusya’dan oluşan askeri güçler Çanakkale Boğazından geçip Karadeniz’e çıkarak Orta Avrupa’ya sızarak Alman ve Avusturya ordusunu arkadan çevirmek istiyorlardı. Osmanlı Devleti’nin Almanya yanında yer alması ise onların bu plânlarını bozmuş dolayısıyla istedikleri neticeye ulaşamamışlardı.

Tabii itilâf devletleri umduklarını bulamadıkları gibi, aynı zamanda, Osmanlı Devleti tarafından denizlere ve boğaza dökülen mayınlar onların kayıplarına da sebep olmuştu.

 Bu durum aynı zamanda İstanbul’a gerekli saldırı yapılıp Osmanlının da hakkından gelmek arzusu taşıyordu. Özellikle de bu durum İngiltere’nin plânı olarak değerlendirilmektedir.

Ne olursa olsun, çevrede yapılan hareketlerin içinde bulunulmasa da bu hareketlerin kaynağından başlayarak nasıl ve nereden kaynaklandığını bilmek ve sonucun nereye varacağını düşünmek her zaman geçerli ve gerekli olan davranışlardır. Eğer o dönemde Osmanlı, durumu fark edip gerekli tedbiri almasaydı durum ters istikamette gelişebilirdi.

Yapılacak her işin önce başlangıcını iyi görüp sonucun nereye varacağını önceden, yerinde ve zamanında keşfedebilmek bizleri kötü neticelerden koruduğunda şüphe yoktur. Biz de her konuda böyle davranmalıyız.

Yazarın Diğer Yazıları