Öğretmenler Günü
Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı
Geçtiğimiz Perşembe günü 24 Kasım ‘Öğretmenler Günü’ idi. Bilindiği gibi her yıl kasım ayının 24. günü ‘Öğretmenler Günü’ olarak kutlanmaktadır. Öğretmen bir mesleğin temsilcisidir. Ancak bu meslek diğer mesleklerden ayrı bir özelliğe sahiptir. Aslında her mesleğin kendine göre bir özelliği vardır. Ancak bazı meslekler de vardır ki, diğerlerinden öne çıkar. İşte öğretmenlik mesleği de diğer meslekler içinde öne çıkan bir meslektir. Hatta bütün mesleklerden önemli olduğunu söylememiz yanlış olmaz.
Çünkü her mesleğin ustası kendisine emanet edilen şahısları o mesleği bilen tanıyan ve işin gereğini yapabilen bir kimse olarak yetiştirmeye çalışırken, bir öğretmen kendisine teslim edilen öğrencileri ömür boyu içinde yaşayacağı toplumun örnek bir ferdi olması için çalışır. Bir toplumun ferdi olması demek ise ölümüne kadar o toplumun içinde karşılaşacağı bütün fertleri ile uyum sağlayıp hayatını devam ettirmesinin, ettirebilmesinin yollarını öğreten bir yol göstericidir.
Diğer bir ifade ile bilindiği gibi, insanlar toplu olarak yaşarlar. Her insanın da doğuştan getirdiği bir özelliği ve aileden aldığı bir terbiye vardır ki, bu onun yol göstericisidir. Fakat aileden alınan bu terbiye insanlar içine karışınca onun için yeterli olmaz. Ancak okula giden bir çocuk orada çeşitli kabiliyet ve yetenekte hem de kendisi seviyesinde bir takım kişilerle karşılaşır, onlarla arkadaş olur.
İşte öğretmen dediğimiz kimse bu çocukların bir arada nasıl yaşayacakları, birbirlerine karşı nasıl davranacaklarından tutun da içinde yaşadıkları toplumun özelliklerini de kavrayarak ona nasıl uyum sağlayacaklarını da kendisine öğretmenlik yapan kişi ve kişilerden öğrenir. Diğer bir ifade ile bütün bunları çocuğa öğreten öğretmendir.
Ancak şu hususu gözden kaçırmamak gerekir: Çocuğun ilk gördüğü ve beraber yaşadığı kişiler, aile fertlerdir. Bu sebeple onun ilk öğrendiği davranış biçim ve şekilleri ailesinden gelir. Ancak bir çocuk ömür boyu yalnızca ailesi ile olan münasebetleri ile sınırlı kalmaz ve kalamaz.
İşte bundan sonra çocuğun ilk çevresi ve karşılaştığı toplum okuldur. Okul ise öğrencisini yalnız aile içindeki davranışlarıyla bırakmaz. Onun ufkunu açar ve önce kendisi gibi çocuklarla, sonra da daha büyük kimselerle karşılaştırır. Çocuk da işte bu noktada ilk davranış özelliklerini öğretmeninden/öğretmenlerinden alır. İşte onu hem okur-yazar hale getiren, hem çevresi ile tanıştıran ve davranış özelliklerini öğreterek ona kazandıran kişinin adı öğretmendir.
Diğer bir ifade ile aile kendi çocuklarını besler, büyütür ve aile terbiyesini eksik etmez. Fakat öğretmen de öğrencisini sadece okur-yazar hale getirmekle kalmaz. İçinde yaşadığı topluma uyum sağlamaktan tutun da o toplumun faydalı bir ferdi olması konusunda gerekli bilgi ve davranışları öğretir.
Bu açıdan baktığımızda öğretmenlerimizin bizim üzerimizde çok emekleri ve dolayısıyla çok hakları bulunmaktadır. Bu sebeple onların vefat edenlerini rahmetle ve hayatta olanlarını da hayırla yâd etmeliyiz.