
NEYİ NEDEN YAPTIĞINI BİLMEK
Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı
Bizler her gün bir takım işler yapmaktayız. Fakat nedense iş yaparken şuurlu yapıp yapmadığımızı veya nasıl yapmamız gerektiğini bilmeden ve hatta hiç düşünmeden yapmaktayız. Dolayısıyla da yaptığımız işin müspet bir netice doğurup doğurmadığını da bilmiyoruz. Çünkü yaptığımız işin istediğimiz neticeye ulaşmış olup olmadığı ihtimalinden çok, bizi ilgilendiren şeyin, yapılması istenen veya yapılmasını düşündüğümüz işin yapılıp yapılmadığıdır. O işin yapılmasını isteyen veya kendiliğimizden yapılmasını düşündüğümüz işin bizim açımızdan önemi, sadece o işin yapılmasından ibarettir.
Meselâ, bir okulda okuyan öğrenciyi düşünelim. Tabii bu durumda kendisini okumak üzere oraya gönderen kimseyi ve oraya gelen öğrencileri okutmak üzere kendisini hazırlamış olan kimseyi yani öğretmeni de düşünelim. Çünkü bir öğrencinin okuması söz konusu olunca bu okuma esnasında bunların da yerleri ve rolleri vardır.
Her şeyden önce o okula gönderilen öğrenci oraya niçin gönderildiğini bilecek. Okula gitmesi gereken günlerin hepsinde ve her saatinde okula gidip orada bulunmuş olması onun okula gönderilme gerekçesini yerine getirdiği anlamına gelmez. Onun okula gönderildiği günden itibaren oraya gönderiliş gerekçesini bilmesi ve oraya her gelişinde bu maksadı gerçekleştirme düşüncesiyle hareket etmesi gereklidir.
Sadece kendisine ‘bugün okula gittin mi?’ diye sorulduğunda ‘gittim’ demesi ne kendisini oraya gitmiş olma sorumluluğundan kurtarır, ne de onu okula gönderen kimsenin gönderme maksadı yerine gelmiş olur.
Tabii bu arada oraya gelen öğrencilere bir şeyler öğretmekle görevli olan öğretmenin de sorumluluğu vardır ve belki de oraya gelen öğrencilerden daha açık ve daha güçlü bir sorumluluktur.
Yani öğrencinin sorumluluğu nasıl ki, okula aralıksız gelip gitmesi onun sorumluluğunu sona erdiremiyorsa öğretmenin yalnızca belli saatlerde okulda ve dolayısıyla sınıfta bulunması da onun sorumluluğunu yerine getirdiği anlamına gelmez.
Her ikisinin de orada niçin bulunduklarını bilmeleri gerekir. Çünkü orada bulunmalarını gerektiren bir sebep vardır. Bu sebebi her iki tarafın da işin başlangıcında bilmeleri gerekir.
Şüpphesiz bu bir örnektir. Bunu günlük yaşayışımızda ve ömür boyu hayatımızda yaptığımız, yapmak üzere üstlendiğimiz bütün işlerimizde değerlendirebiliriz. Daha doğrusu değerlendirmeliyiz.
Yani işveren isek, kime neyi havale ederek o işi görmesini istiyoruz. Bunu bilmeliyiz ve bunun bilinci ile yükümlü kıldığımız kimseyi mutlak kontrol altında tutmalıyız. Kendisinden beklediğimiz randımanın ne olduğunu ve bu randımanı verip vermediğini bilerek denetlemeliyiz.
Tabii ki, bu nokta işin bir yönünü oluşturmaktadır. Bunun bir de ikinci yönü vardır ki, o da en az bu kadar ve hatta bundan daha da önemlidir.
‘Niçin’ diye değerlendirdiğimiz ikinci yönünü gelecek yazımızda ele alalım. İnşaAllah.