
MAÇIN TEKRARI KARARI
Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı
Bir hafta önce oynanan fakat karşılıklı taciz edici sözlerin sonunda ortaya çıkan ve yaralamasa bile, takınılan tavrın nefretle karşılanması ve kınanması gereken bir olaydan sonra hakem tarafından tatil edildiği malumuzdur.
Fenerbahçe ile Beşiktaş spor kulüpleri arasında cereyan Türkiye kupası yarı final maçından bahsettiğim anlaşılmıştır, diye düşünüyorum.
Her hangi bir takım rakip takımla karşılaşmak için onun sahasına ve sahasının bulunduğu yere taraftarların gelmesi ve kendi takımlarına destek verecek şekilde onları teşvik edici sloganlar atması kadar normal bir davranış olamaz. Böyle bir davranış, taraftar olmanın ve takımlarının yalnız olmadıklarının hissettirilmesi açısından önem de arz eder.
Ne var ki, bizde takımla birlikte rakip takımın sahasına gitmek sanki onlarla savaş yapmaya gitmek gibi kabul edilmekte ve taraftar bu düşünceye sahip bir şekilde hazırlanıp hareket etmektedir.
Seyir esnasında ise hakemin her aleyhlerine verdiği karar onun kötülenmesine ve aleyhinde pek de basit olmayan tezahürata sebep görülmektedir. Eğer karşı takım taraftarlarından bu davranışa karşı bazı şeyler söylense veya hakem haklı bulunsa artık maç falan bir kenara bırakılarak seyirciler arasında istenmeyen tavırlar sergilenmeye başlıyor.
Nitekim bahse konu futbol karşılaşmasında gerçekleşen olay böyle olmuştur.
Bunları susturacak ve olayların önüne geçecek ne bir inzibat gücü ne de akıl gücü kalıyor. Zaten buraya gelenler ister ev sahibi, ister takımıyla birlikte gelmiş olan misafir taraftar olsun, sadece maç seyretmeye gelmiyor. ‘Biz kazanacağız, mutlaka biz kazanmamız gerekir’. ‘Maçı ancak biz kazanırız’. Neye mal olursa olsun kazanan taraf biz olmalıyız’ gibi düşüncelerin sevk ettiği istikamette hareket etmek niyetiyle maça gelmektedir.
Artık sahada yalnızca, aslında maçı seyretmeyen ve zaten bu maksatla gelmeyen seyirci bulunmaktadır. Onun yaptığı ise, ister futbol oynamanın kurallarını bilsin veya ister bilmesin, hakemin kendi takımları aleyhinde çaldığı her düdüğün yanlış olduğunu söylemek ve buna karşı çıkarak hakemi yıpratabilmek çabasına düşmektir. Bu durum bütün futbol maçlarında görülen ve tabiileşmiş bulunan bir durumdur.
Fenerbahçe ve Beşiktaş arasında cereyan eden maçın yarıda kalması ve hakemin maçı tatil etmesi de bu sebeptendir.
Maçın tatil edilmesinden sonra verilen karar ise konuya böyle bakanlar açısından bir hayal kırıklığı olmuştur. Çünkü her iki taraf da karşı tarafın hükmen mağlubiyeti kararı verileceği kanaatine kendilerini kaptırmış bulunuyordu.
Ancak maçın kalan yerden devamına karar verilmesi özellikle de misafir takımın hoşuna gitmedi.
Aslına bakarsanız, ben böyle bir karar verilmesini ortamı yumuşatacağı düşüncesinden hareketle uygun ve yerinde buldum. Çünkü maçın tatil edilmesini ve hükmen mağlubiyet kararının verilmesini bekleyen tarafın böyle bir yola girmiş olduğu gibi bazı değerlendirmeler yapılıyordu.
Bu davranışın böyle bir kasda dayandığı konusu bir tahminden ibaretti. Bu bakımdan da karar tek taraflı olmayıp karşılıklı yanlış davranışların bir neticesi olduğu gerçeğinden hareketle alınmış bulunmaktadır, intibaı vermektedir.
Umarım iki tarafı yatıştıran ve finale yükselecek takımın kendi başarısı neticesinde ortaya çıkmasını sağlayacak bir karar olur.