Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

KREDİ İLE EV SATIN ALMAK

Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Bilindiği gibi hükümetimiz ev sahibi olmak isteyenler için bazı devlet bankalarının açacağı, son derece düşük sayılacak bir oranda faizli kredi ile ev satın alabileceklerini bildirmiş ve bu konuda da teşvikte bulunmuştu. Bu evler ise TOKİ tarafından yapılan, yaptırılan evlerdi.

Ancak işin içine faiz girince ev sahibi olmak istemelerine rağmen faizin inandığımız dinimizce yasak edilmesi sebebiyle Müslüman halkımız bu konuda ister istemez haklı olarak tereddüde düştü. Alsın mı, yoksa almasın mı?

Alsa etrafın kendisine bu konuda yan bakacağını ve kınayacağını düşündü; almasa bu sefer de bu güne kadar kendisine ait bir evi olmadığından ve kira ile oturabileceği bir ev bulabilmek çabalamanın ötesinde, bulduğunda da evden eve taşınmaktan yorulduğunu düşündü. Böylece iki arada bir derede kaldı.

Konu ile ilgilenen bazı kimseler, bugüne kadar çektiği sıkıntıyı da göz önünde bulundurarak satın almasını telkin etti.

Bu konuda sıkıntıyı göz önünde bulunduran konu ile ilgili bazı ilim adamları, bu durumda olan kimselerin satın almasının doğru olabileceğini, zira faizli bir kredi ile ev satın almak caiz olmamakla birlikte, zaruret hâlinden faydalanarak bundan istifade etmesinin mümkün olduğunu düşündü ve bu istikamette fetva verdi. 

Ancak ev ihtiyacı had safhada olmasına rağmen, bu zaruretini kiralık evlerle giderebileceği düşünce ve sebebiyle faizli kredi ile ev satın almasının uygun olmayacağı yönünde fetva alınca da ister istemez, bu arzusundan vazgeçmek mecburiyetinde kaldı.

Bunun üzerine konunun yetkili ve sorumluluk makamı bulunan Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyeleri, konu üzerinde düşünerek ve tartışarak geçmişte bu konuda yapılan çalışmaları ve verilen fetvaları da göz önünde bulundurarak değerlendirdi.

Açıklamalardan öğrendiğimize göre kurul, günümüzde kâğıt paraların üzerlerinde yazılı olan miktarın itibari bir değer olduğunu, çünkü bu paraların hepsi aynı maddeden (kâğıttan) olmasına rağmen üzerlerinde yazılı olan miktara göre değerlendirildiğini göz önüne aldı. Bu konu üzerinde durarak değerlendirdi.      Fakat konuya bu yönden bakıldığında görülecek olan şudur: Para değer kaybettiği zaman sadece alacaklı için bir kayıp değildir. Borçlu da aynı para ile borcunu ödeyeceğine göre değer kaybı onun için de söz konusudur. Bu sebeple de böyle bir düşünce yerinde olamaz.

Böyle düşünen kimselerin vardıkları sonuç da şöyle olmaktadır: Kâğıt paralar itibari değer taşımaktadır. Bu sebeple de para ödenirken faizi aradan geçen vade farkı olarak değil, bu süre içinde paranın enflasyon sebebiyle kaybettiği değer karşılığı olarak düşünmelidir.

Bu konu üzerinde şöyle bir değerlendirme de yapıldı. ‘Alınan borç para (banknot) karşılığında, günün şartlarına göre değer kaybını önleyecek faiz verilebilir mi?’ veya verilecek faiz böyle değerlendirilebilir mi? Diğer bir ifade ile konu bu noktada görülebilir mi?’ Konu bu istikamette değerlendirilmedi

Çünkü borç veren açısından bakıldığında para değer kaybına uğradığı gibi borçlu açısından da aynıdır. Ancak kurulun bu nokta üzerinde pek durmadığı anlaşılmaktadır. Olaya daha genel bakarak bütün yönleriyle ele alıp değerlendirdi.

Sonunda gösterilen yol bu tür alış verişin yapılabileceği şeklinde oldu. (konuya gelecek yazımızda da devam edelim).

Yazarın Diğer Yazıları