
Kötü örnek
Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı
Bir önceki yazımızda halkı Müslüman olan bir devletin iyi davranışının nasıl olması gerektiğine temas ederek bu konuda örnek bir davranış olarak, Devletimizin Azerbaycan’a verdiği desteği, göstermiştik.
Kötü davranışa örnek olacak, halkı Müslüman olan bir devletin gösterileceğini ve bu konuda davranışını belirleyeceğimizi de ifade etmiştik. Bugün işte bu noktada gördüğümüz örneği vermek ve değerlendirmek istiyoruz.
Bu duruma örnek olarak vermek istediğimiz devlet B.A.E. (Birleşik Arap Emirlikleri) olacaktır. Bu devlet adı üzerinde emirliklerden oluşan, bir devlet olarak önümüze çıkmaktadır. Bu emirliklerin halkının da Müslüman olduğu adının emirliklerden oluşmuş olmasından bellidir. Zaten açık bir şekilde ‘Arap’ denince, yani halkı, tebaası Arap olunca akla ilk gelen bunların Müslüman olduklarıdır.
Fakat ne yazık ki, böyle olan bir devlet yönetimi, yine halkı Müslüman olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, Akdeniz’in kendi kıyıları ve hükümranlık alanı içinde bulunan bölgesinde, petrol ve doğalgaz aramak için gerekli elemanlarını taşıyan gemisini oraya gönderdiğinde buna karşı çıkmıştır. Dikkat edilirse bunların karşı çıkmaları bizim asla yükselmemizi istemeyen ve halkları da Müslüman olmayan devletlerin karşı çıkmalarından kaynaklanmaktadır. Yani Batılı dediğimiz devletlere uymaktadırlar. Bu davranışları da uyduklarının bir delilidir.
Aslında böyle bir davranış, halkı Müslüman olmayan Batılı devletlerden beklenebilir. Çünkü onlar sadece bizim değil, halkı Müslüman olan hiçbir devletin yanında yer almazlar. Çoğu zaman yanımızda gibi görünseler de, en basitinden söyleyecek olursak, bizim lehimize olacak her konuda kendilerine muhtaç olmamızı bekler ve çalışmalarını bu yönde gerçekleştirmek isterler.
Tabii olarak onların davranışlarını önceden bildiğimiz ve alışık olduğumuz için bu konuda her hangi bir yadırgama durumumuz söz konusu olmaz. Biz yine bildiğimizi okur ve hayatımızı sürdürürüz.
Ancak böyle bir davranışı B.A.E.’den beklemezdik, aslında beklenmemesi de gerekir. Ne var ki, bu konuda durum normalin tersine gelişmiş bulunmaktadır.
Bu arada bu ülkede gelişen bir olayı da yeri gelmişken söylememizin ayıp olacağını düşünmüyorum.
Geçtiğimiz günlerde B.A.E. Devleti ülke sınırları içinde bugüne kadar yasak olan içki içme yasağını kaldırdığını ve bunu serbest bıraktığını bildirmiştir.
Ancak bunun nesi var? Bizde de serbest değil mi? diyenlerimiz olacaktır. Doğru, fakat onlar bugüne kadar bu durumu bizim için de hoş görüyor değillerdi. Bizler de onların böyle olmalarından sevinç duyuyorduk ve keşke durum bizde de öyle olsa diyorduk. Ne yazık ki, iş tersine gelişme gösterdi.
Ancak olay sadece bu kadarla kalmadı. Aynı zamanda ülkeleri içinde, evli de olsa, bir erkeğin nikâhsız olarak başka kadınlarla birlikte olabileceğini kabul etmiş oldukları da haberlerde yer aldı. Tabii olarak bu karar, işin tuzu biberi oldu.
Bilindiği gibi, Müslüman bir ülke olmaları, aslında inandıkları dinin kendilerine dörde kadar kadınla nikâhlanıp evlenebileceklerini bildirmiş bulunduğunu bildiklerinin bir delili olmalıdır. Belki de kendi ülkelerinde durum da böyledir. Bundan yararlanarak meşru bir şekilde yaşamak mümkün iken ve belki de halen, durum böyle iken seçilen yolun adı nedir?
Bence bu devletin yöneticileri artık bugüne kadar inandıkları dine dayalı bir devlet olmak yerine, belki de, kendilerinden teknik ve sanayi yönünden gelişmiş olmalarını bu devletlerin tebaalarının dinlerinin kendi dinlerinden farklı olma sebebine bağlamış bulunmaktadırlar. Bunun için de inandıkları dine göre hareket edip yaşamak yerine daha dünyevi bir yaşayışı tercih etmiş görünmektedirler.
Sebebi ne olursa olsun, halkları için tercih ettikleri böyle bir hayat tarzı bırakın İslâm’la bağdaşmış olmasını aklı başında olan tüm insanlar için fecaatten başka bir şey değildir.