
Korona ile imtihan
Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı
İmtihan deyince aklımıza ilk gelen, hiç şüphesiz, ilkokuldan başlayıp en yüksek tahsil seviyesine varıncaya ve tahsil hayatımızı bitirinceye kadar geçirdiğimiz hayatımızda öğretmenlerimizin bizlerin başarılı olup olmadığımızı denemek ve durumumuzu kendimizin de görmesini sağlamak için yapılan imtihanlar gelmektedir.
Yapılan bu imtihanlarda şüphesiz bir taraftan, o güne kadar aldığımız derslerden ne kadar başarılı olduğumuzu hocalarımız görerek değerlendirip bize gösterirken, aldığımız notlarla kendimizin hangi seviyede bulunduğumuzu da görüp değerlendirmekteyiz. Eğer başarılı isek bundan her iki taraf da memnun olur ve tabii olarak da bu başarıyı elde eden bizler halimizden memnun olarak seviniriz. Tabii bu durumun devamında da bu başarımızın daha da yüksek seviyelerde olması için, eksiklerimizi ve yanlışlarımızı görüp onu telafi etmeye karar verir ve o yolda hareket ederiz. Aksi durumda ise yani yine bundan ders almayıp kendi bildiğimiz yolda ve eskisi gibi hareket edecek olursak başarısızlığımız kendimizin kaybı ile sonuçlanacaktır.
Dikkat eder ve durum üzerinde düşünürsek hatanın kendimizde olduğunu ve yeteri kadar dersimize çalışmadığımızı düşünür ve görürüz. Bu durumun devamında ise o okulda varmak istediğimiz yere varamaz ve elde etmek istediğimiz neticeye de ulaşamayız.
Bildiğimiz gibi biz insanlar bu dünyaya imtihan için gelmiş bulunmaktayız. Bizi yaratan Allah’ımız da bu durumu bize, içimizden birini peygamber olarak gönderip bildirmiş bulunmaktadır. Peygamberler de bizler gibi bir insan olup belli bir yaştan sonra öleceği için de kalıcı olmak üzere kitap da göndermiş bulunmaktadır. Bizler de son peygamber olan ve O’nun aracılığı ile gelen kitabın son olduğuna inanıyor ve imtihanımızı başarılı bitirmek istiyoruz.
Ancak böyle olduğunu bildiğimiz ve hatta inandığımız halde her nedense zaman içinde bu durumu unutarak sanki dünyada kalıcı imişiz gibi, hayatımızı sınırlandıran her türlü bağdan kurtulmuş olarak ve kendi istediğimiz istikamette sürdürmek gayreti içinde yaşamaya devam etmekteyiz.
Nitekim bu konuda Allah bizi şöyle uyarmaktadır: “Yemin olsun ki, sizi biraz korku ve açlık, biraz malların, canların ve ürünlerin kaybı (fakirlik) ile mutlaka imtihan edeceğiz. (Ey Peygamber) sabredenleri müjdele!”. (el-Bakara,155).
Bu âyetten de anlayacağımız gibi, bugün bizler ‘korona’ ile imtihan edilmekteyiz.
Hiç şüphesiz Allah biz insanların her birimizin ne zaman ne yapacağımızı ezelden bilmektedir. Fakat bizlerin ne yapacağımızı da bu gibi musibetlerle imtihan ederek bizim bizzat görmemizi sağlamaktadır. Yani bizler imtihandayız ve ne yaptıklarımızı da görüp bilmekteyiz.
Bugün bizlere konu ile ilgili mütehassıslarımız ‘korona’ denen bu hastalıktan korunmak ve eğer hasta olmuşsak diğer kardeşlerimizi bundan korumak için nasıl davranmamız gerektiğini her gün ve neredeyse her saat bize hatırlattıkları halde nedense bunlara hiç aldırış etmeden ve hatta hastalığa meydan okurcasına bir davranış sergilemekteyiz. Bu da bazen bilgiçlik taslayarak ve bazen de ‘kaderimde varsa bunu kimse engelleyemez’ diyerek, hiçbir şeye aldırış etmeden hayatımızı sürdürmekteyiz. Dolayısıyla da ister istemez başkalarına da bu hastalığı bulaştırmaktayız.
Ne zaman aklımızı başımıza toplayıp her birimizin bir insan olduğumuzu ve hata yapabileceğimizi düşünüp iş başımıza geldiğinde de olması gerektiği gibi davranmaya çalışacağız?
Ey kardeşim, başımıza gelen ve bir imtihanımız olan bu hastalıktan kurtulma veya en azından başkalarına olsun bulaştırmama yoluna gireceğimize ne zaman gireceğiz? Lütfen kendimize bir soralım ve ne yaptığımızın farkına varalım.