Komşu Ve Komşuluk
Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı
Dikkat ederseniz toplum hayatımızda kaybettiğimiz özelliklerimizden biri de ‘komşuluk’ geleneğimizdir.
Bilindiği gibi toplum ailelerin bir araya gelmesinden oluşur. Bu bakımdan aile toplumun nüvesidir. Nüveyi kaybederseniz, onun oluşturduğu bütünlüğü ve genişliği de kaybedersiniz. Fakat bu nüveyi canlı tutar, değer verir ve üzerinde dikkatli olursanız kendisinden beklenen değerlere de ulaşmanız mümkündür.
Düşünüyorum da çocukluk yıllarımda tek haneli, fakat bahçeli olan evlerden oluşan mahallelerimiz bir uçtan bir uca ve karşılıklı evlerden oluşan bir sokağın içerisinde otuz kırk hane (ev)den oluşurdu. Fakat sokağın başındaki haneden tutun da sonuna kadar olan bütün haneleri herkes tanırdı. Yani sadece kapılarını veya duvarlarını değil, o evde oturan kişi ve kişileri (dededen, babadan, torunlara kadar) kim varsa herkesi bilirdi.
Tabii olarak bu durum ailenin maddi imkânlarının da nasıl olduğunu bilmeyi sağlardı. Dolayısıyla böyle bir durumda ailelerin yardımlaşmasını doğururdu. Bunun neticesi ise mahallede çeşitli sebeplerden dolayı maddi imkânsızlıklara düşenler varsa onların ellerinden tutularak desteklenmelerini de sağlardı.
Özellikle de dini bayram günlerinde, hem de ilk gün mahalleli, takriben saat 9.00-10.00 gibi mahallenin en yaşlısının evinde toplanır, sonra da sırayla (ev sahibi veya kiracı demeden) bütün evler sırayla ziyaret edilirdi. Bu durum takriben öğle saatlerinde tamamlanır ve cemaatle öğle namazı kılınarak herkes evine dönerdi.
Konuya dışarıdan baktığımızda bunun bir gelenek olduğunu söyler geçeriz. Ama unuttuğumuz şey böyle geleneklerin unutulmasının toplum içinde meydana getirdiği maddi ve manevi çöküntülere sebep olduğu gerçeğidir.
Günümüzde artık öyle bir noktaya geldik ki, eskiye göre, bir mahalle halkı, haneleri ile bir apartmanda toplanmış bulunuyor. Hepsi aynı kapıdan içeri giriyor, aynı merdivenleri veya asansörü kullanıyor, fakat bir üst kat veya bir alt katta kimin oturduğunu bilmiyor. Bayramlarda karşılaşırlarsa da ancak ya merdivenlerde veya asansörde bayramlaşma gerçekleşiyor.
Fakat unuttuğumuz şey, hepimizin birbirimizle komşu olduğumuzdur. Komşuluk ise bizleri birbirimizin halinden ve durumundan, en erken haberdar olmamızı gerektiren bir yakınlıktır. Meselâ her hangi birimiz âni olarak bir sıkıntıyla karşılaşsak veya bir rahatsızlık geçirsek bu durumda ilk başvuracağımız kimse en yakın komşumuz olması gerekir. Ne var ki, onu da tanımayız.
Halbuki dinimiz bize Müslümanların kardeş olduklarını hatırlatır ve hane yakınlığını gerekli yer ve zamanda kullanmamızı emreder ve öğretir. Maalesef birçok konuda olduğu gibi, bu noktada da başkasını düşünmekten uzak ve içimize kapanık bir hayatımız bulunmaktadır. Unutmayalım biz Müslüman kimseleriz. Bu sebeple de her şeyden önce aramızda bir dini yakınlığın bulunduğunu bilerek hareket etmeliyiz. Yakınlaşmalı ve birbirimizi tanımalıyız.