Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

KATILIM BANKALARI

Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Bilindiği gibi bankaların yaptığı muamelelerde faiz işlemleri bulunmaktadır. Yani bankalar kuruluşları gereği yaptıkları iş ve işlemlerden dolayı ücret olarak faiz almaktadır. Aynı zamanda da kendilerinin emanetine tevdi edilen birikimler için de kendilerinde kaldığı süreyi göz önünde bulundurarak faiz vermektedir.

Karşılıksız alınıp verilen bu paralar ise, adı ister nema ister başka bir şey olsun temelde faizdir. Bundan dolayı da dinimizce böyle elde edilen fazlalık hoş ve muteber kabul edilmemiştir. Yani dinimizde faiz alış verişi hoş ve caiz değildir. Genel bir ifade ile söyleyecek olursak faiz almak da vermek de dinen meşru olmayan bir muamele olup yasaktır ve “haram”dır.

Bu sebeple de geçtiğimiz hafta içinde bir Müslüman ev sahibi olmak için bankaların veya belli bir bankanın vereceği faiz karşılığı para ile özellikle de faizin düşük olması sebebiyle, ev satın alabileceği ilgilerce ifade edilmiştir.

Ancak bu açıklamalar herkesi tatmin etmiş görünmemektedir. Çünkü ihtiyaç sebebiyle ve hatta zaruret duygusuyla faiz karşılığı kredi alıp bununla ev sahibi olmak yerine banka veya bir başkasının bu evleri satın alıp, bankaların belirledikleri faiz nispetinde olsa da kâr koyarak satması alanı da satanı da duyup değerlendireni de tatmin edecekti.

Böylece, şu veya bu şekilde değerlendirmeden, herkesi tatmin edecekti. Çünkü katılım bankaları temelde böyle muameleler için kurulmuş kurumlardı. Yani bugün ‘katılım bankaları’ adıyla anılan kuruluşlar her hangi bir banka içinde görülse de herkes tarafından bilinen ve yaptıkları muamelelere göre dinen de meşru ve caiz görülerek fetva verilmiş olan kurumlar aracılığı ile gerçekleştirilmiş olsaydı, yapılan iş sebebiyle her hangi bir tenkide uğramayacaktı.

Eğer bu iş illâ ki, bankalar aracılığıyla yapılacaksa alıcılar bankalardan kredi almaya yönlendirilip oradan aldıkları parayla bu evleri satın almak yerine bu evleri yapan, yaptıran kurum müşteriye ulaştırırken banka aracılığıyla satmalı idi.

Böyle yapılmış olsaydı belirlenen nispette faiz almayı kabul eden banka müşteriden alacağı faiz yerine aracı olduğu malı o nispette kâr adı altında müşteriye ulaştırmış ve yine aynı geliri elde etmiş olacaktı.

Sonunda alanın da satanın da aracı olanın da ve hatta işiten kimselerin de şöyle veya böyle lehinde ve aleyhinde konuşmaları önlenecekti. Bir takım dedi-koduların da önü alınmış olacaktı.

Fakat ne yazık ki, bugün durum böyle değil. Çünkü yalnızca yapılan işlemler değil, aynı zamanda buna fetva verenler de töhmet altında tutulmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları