Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Kandil

Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Elektrik ve hatta gaz lambası gibi araçların bulunmadığı dönemlerde bir aydınlanma aracı olarak kullanılan kandil, içine konan sıvı yağı bir fitil konarak yakmaya yarayan toprak bir kaptan ibarettir. Böylece onun verdiği ışıkla içinde bulunulan mekân aydınlatılmaktadır. Tabiatıyla o dönemlerde mescid ve camiler de böyle aydınlatılırdı. Bundan dolayı camilerdeki avizelere günümüzde bile kandil denmektedir. Tabiatıyla geniş bir mekânı ifade eden camilerin iç aydınlatılmasında bir tek kandil değil, büyüklüğüne göre bir avize şeklinde veya genişçe bir daire biçiminde yapılmış demir bir halkaya asılmış kandiller olarak da kullanılırdı. Muhtemeldir ki, böyle birkaç kandilin asılı bulunduğu aydınlatma aracı olarak kullanılan kandiller zamanla avize yerine tekil halde kandil olarak anıla gelmiştir.
Kandil ayrıca Müslümanlarca kutsal olarak kabul edilen ve “Berat”, “Kadir”, “Mevlit”, “Mi’raç”, “Reğaib” adlarıyla anılan gecelerin de adı olarak kullanılmış ve “leyle-i kadir”, “kandil-i şerif” … gibi adlarla anılmış ve hâlâ da bu şekilde anılarak kullanılmaktadır. Aslında bunlardan sadece “Kadir Gecesi” Kur’ân’da, “Berat gecesi” de hadislerde zikredilmiş bulunmaktadır. Fakat Müslümanlar sayılan bu gecelerin hepsini kutsal olarak kabul etmiş bulunmaktadırlar. Maalesef günümüzde de aynı şekilde kabul edilmekte ve Kameri takvimin aylarına göre Berat, Şaban ayının 15. gecesi; Kadir, Ramazan ayının 27. gecesi, Mevlit, Rebiu’levvel ayının 12. gecesi, Mi’raç, Recep aynın 27. gecesi; Reğaib de Recep ayının ilk cuma gecesi kutlanmaktadır.
Bu gecelerin toplu olarak kutlanmasına Hicretten en az üç yüz veya dört yüz yıl sonra başlanmıştır. Tarih kitaplarımız daha önceki yıllarda, ne Hazreti Peygamber aleyhisselâm ve ne de sahabe dönemlerinde böyle bir kutlama yapıldığından bahsetmemektedirler. Meselâ Mevlit kandili hicretten üç yüz yıl sonra ve ilk defa Fâtımiler zamanında Mısır’da; Berat, Mi’raç ve Reğaib kandilleri de hicretten aşağı yukarı dört yüz yıl sonra Kudüs’te kutlanmaya başlamış bulunmaktadır. Osmanlılar zamanında ise bu gecelerin hepsi toplu olarak camilerde hep kutlana gelmiştir.
Bu gecelerde özel olarak, camilerin minarelerinde ve içlerinde bulunan kandiller yakılmış olarak; her taraf kandillerle donatılıp aydınlatılmış olduğundan kutlanan bu geceler de bundan dolayı “kandil” ismiyle anılmıştır. Hatta bu kadar kandil yakılması bazı kimseler tarafından hoş karşılanmamış ve yapılan bu işin israf olduğu ileri sürülmüş ve hatta ilgililer arasında tartışma konusu bile yapılmıştır. Günümüzde ise bu geceler hep kutlanmakta ve genelde mevlid, yani şiir halinde Hz. Peygamber a.s.ın hayatını anlatan dizeler makamla okunmaktadır.
Yapılan bu kutlamalar hakkında şöyle düşünülebilir: Günümüzde Müslümanlar bir yıl boyunca dünya işlerine dalmakta ve geçim derdi ile meşgul olup dini hayatlarıyla yeteri kadar ilgilenememektedirler. Kutsal kabul edilen bu gün ve gecelerin kutlanması onlara ahret hayatını hatırlattığı için, kendilerine gelmeyi sağlamakta ve dinî hayat ve dini yaşama açısından canlanma ve yenilenmeye vesile olmaktadır. Böyle gecelerin bu gibi faydalarından istifade etmek mümkündür.
 

Yazarın Diğer Yazıları