Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

İnsanın Kimliği

Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Kimlik deyince aklımıza ilk gelen bir kişinin adı ve soyadıdır. Fakat bu ancak birlikte yaşayan insanlar arasında geçerli ve yeterli olabilmektedir. Yani aynı yerde yaşayan ve fakat birbirlerini yakından tanımayan veya birbirlerini yeni gören kimseler arasında cereyan eden bir olaydır. Bu durumda o kişi karşısındaki kimseyi tanımak için ‘sen kimsin?’ veya ‘sen kimlerdensin?’ gibi sorularla onu tanımaya çalışır.

Soruya muhatap olan kimse de ben ‘falancaların çocuğuyum’ yahut ‘falan ailedenim’ gibi bir cevap vererek kendisini tanıtmış olur.

Tabii böyle bir soru ile tanımadığı kimseyi tanımaya çalışmak bir yoldur. Ancak dikkat edilirse böyle bir tanıma veya tanıtma öteden beri aynı yerde mukim olan ve birbirlerini tanıyan ailelerin oturduğu bir belde veya mahallede oturmakta olan kişiler arasında geçer ve onlar açısından yeterli olur.

Fakat temelde bir insanı tanımak için gerekli olan bazı özelliklerin bilinmesi gerekir. Çünkü her insanın ayrı bir kimliği vardır. Gerçi insanlar bir anne ve babadan dünyaya gelmiş bulunmaktadır. Yani günümüzde yeryüzünde ne kadar insan varsa her birinin bir anne ve babası vardır. Hatta bütün insanlar tek bir anne ve babadan meydana gelmişlerdir. Diğer bir ifade ile insanlık âleminin atası tekdir. O da Hz. Âdem ile eşi Havva Validemizdir. Bu bakımdan insanlar dünyanın neresinde yaşıyor olurlarsa olsunlar insan olarak değerlendirildiklerinde bu açıdan hepsi aynı kimliğe sahiptirler.

Fakat durum günümüzde ve hatta öteden beri her insanın bir kimliği olduğu ve ancak bir kimlikle başkaları tarafından tanınıp kabul edildikleri de bir gerçektir. Bunun içindir ki, kendisine ‘kimliği’ sorulduğunda ailesinden başlayarak soyuna,  ırkına ve dinine varan bilgiler verilir.

Durum böyle olduğuna göre bir kişinin sadece insan olduğunu söylemesi kendisini tanıtabilmek için yeterli olamaz. Çünkü herkesin temelde tek bir anne ve babasının olması, yani herkesin temelde anne ve babasının aynı olması o kimseyi tanımamız için yeterli değildir. Onun için de kişi kendisini tanıtırken mensup olduğu aileyi de söylemeli ki, tanımaya biraz yaklaşmış olalım.

Ancak dikkat edersek aynı ırka mensup olan kişilerden olmak da bir insanı tanımak için yeterli olamaz. Yani kişinin kimliğini belirleyen ve oluşturan özellik, tek başına, mensubu bulunduğu ırkı da değildir. Belki bunlar insan olma özelliğini belirleyebilir. Fakat insanı tanımak ve tanıtmak için yeterli olan özellikler değildir.

Bu bakımdan insanların birini diğerinden ayıran özellik temelde inandığı dinidir. Bugün bir kimse adını, soyadını, ailesini ve milletini söylemekle kendisini tanıtmış olmaz, olamaz. Çünkü doğumu ve ırk olarak mensubiyeti böyle olsa da onu diğer insanlardan ayıran özelliği aynı zamanda ve temelde inandığı dinidir.

Zira insanı temelde insan yapan ve ona bu özelliği kazandıran onun inancıdır. Nitekim günümüzde ayrı milletlere mensup olsalar da hepsi insan olma özelliğinde birleşmiş olmalarına rağmen birbirlerine karşı davranışlarını belirleme konusunda inandıkları din ön plâna çıkar ve çıkmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları