
İMTİHAN DÜNYASI
Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı
Yaşadığımız günlerde pek çok garip olaylarla karşılaştığımız bir gerçektir. Nitekim hiç beklemediğimiz ve gözümüzle de göremediğimiz bir mikrobun, yaptığı işlerle, bütün dünyanın gündemine oturduğu da bir vakıadır. Çünkü âniden çıkarak hem insanları günlük işlerinden alıkoyup hem de içlerinden birçoklarını alıp götüren ve kendisini göremediğimiz KORONA da günümüzün yaşanan garip bir gerçeği olmuştur.
Dikkat edersek bu mikrop bulunduğu yerlerdeki insanları evlerine çekilmeye mecbur kılmış ve onları ne yapacaklarını düşünmeye yönlendirmiştir. Halbuki günümüz insanı asırlardan bu yana yaşadığı dünyayı keşfedip üzerinde daha mutlu ve daha müreffeh bir hayat sürebilmek için geride kaç nesil bırakmıştı. Kendileri de bir önceki nesli imrendirecek bir hayat sürmelerine rağmen daha da mutlu olabilecekleri bir hayatı elde etmek uğruna ömürlerini tüketmişlerdi.
Ne var ki, bu arada günlük hızlı yaşayışımızın unutturduğu bazı şeyler de vardı: Bütün diğer canlılarda olduğu gibi insan için de belli süreli bir ömrünün olduğu ve bunun da ne kadar uzun görünürse görünsün kısalığı. Diğer bir ifade ile ömrün sınırlı oluşu, unutulan şeylerin başında gelmekteydi. İnsanoğlu bu dünyaya niçin geliyor ve uzun veya kısa bir zaman sonra niçin toprağın altına gömülüyordu?
Tam ifadesiyle insanoğlu kendisinin kimliğini, yaratanının Allah olduğunu, kendisini verdiği çeşitli nimetlerle besleyip büyüten ve sınırlı ömrünün sonunda ölüp, hayatta iken kendisi için lüzumlu ve faydalı olan her şeyini geride bırakıp belirli bir müddet sonunda ölüp toprağa gömüleceğini unutmuştu.
İşte KORONA denen ve gözle dahi görülmeyen mikrobun yaptığı iş, insanoğluna bu durumu hatırlatmak oldu. Diğer bir ifade ile Allah yarattığı o mikropla ey kulum, sen esas gideceğin ve ebedi olarak kalacağın yer olan âhiret hayatını hatırla da dünya hayatını buna göre yaşa ve gideceğin yere göre hazırlık yap dedi. Çünkü bu dünya hayatı geçici ve sınırlı, âhiret hayatı ise ebedidir. Gideceğin yer ise ya her türlü nimetin yer aldığı, mutluluk dünyası cennet veya devamlı yakacak olan cehennemdir. Bunlardan istediğini kazanmak ise senin iradene bırakılmıştır.
Aslında İnsanlara, kendisini yaratanın Allah olduğunu ve niçin yarattığını dünya hayatının ne anlama geldiğini insanlık hayatının başladığı günden itibaren, gönderdiği peygamberler ve onlar aracılığıyla indirdiği kitaplarla her dönemde bildirmişti.
Bu bilgilere göre akıllı olarak yaratılan insanlara düşen, yeryüzünde bulundukları süre içinde yaratanını tanıyıp O’nun kulu olduklarını bilerek yaşamak ve ebedi hayatı kazanmaktı. Fakat ne yazık ki, insanoğlu yaşadığı dünya hayatı esnasında ve elde ettiği her türlü nimetle hayatını güzelleştirdikçe dünyada varlık sebebini unuttu ve burada ebedi olarak kalacağını zannetti.
Ne var ki, Allah bugün kullarını, rahmetinin bir eseri olarak bazı hoşlanmayacakları durumlarla karşılaştırınca, yani onları imtihan edince de kullar ne yapacaklarını bilemez hâle geliverdi. Ayrıca Allah’ın Kur’ân’da bildirdiği ‘Andolsun ki, sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (ey Peygamber!) sabredenleri müjdele!’ âyetini de unutmuş olduğumuz muhakkaktır. Zira toplumumuzdan aldığımız haberler pek iç açıcı görünmemektedir. Böyle günlerde birbirimizin yardımcısı olmamız gerekirken, ihtiyaç sahiplerinin kullanacakları malları pahalı satabilmek kaygısına düşmemiz toplumumuzdan yansıyan kötü örneklerdir ve bunu hepimiz nefretle kınıyoruz.
Fakat ihtiyaç sahipleri için başlatılan yardım kampanyasına iştirak çabaları, bize Müslümanlığımızın henüz ölmediğini de göstermektedir.
Hiç şüphesiz yaşamakta olduğumuz bu acı günlerimizde bu da bir tesellidir.
Allah ölenlerimize rahmet, kalanlarımızdan hasta olanlarımıza şifa versin ve yardım edenlerimizden de razı olsun. Âmin.