Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

GÜNÜMÜZDE SPOR ANLAYIŞI

Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

         Bir önceki yazımıza ‘spor veya savaş’ başlığını koymuştum. Fakat nedense savaşın ne anlamda konulmuş olduğuna temas edemedim.

         Bu sebeple de bugün konuya bu açıdan bakmak ve günümüzde yapılan futbol maçlarını bu açıdan değerlendirmek istedim.

         Günümüzde spor deyince aklımıza vücudumuzu geliştirmek veya zinde tutmak için toplu veya kişisel olarak yapılan hareketlerden, yani idman ve cimnastikten (jimnastik) öte toplumu hareketlendiren ve gruplaştıran beden çırpınışları gelmektedir.

Bunun da ilk akla geleni futbol olmakta ve özellikle takımlar arası mücadele aklımızı ve dolayısıyla günümüzü ve hatta günlerimizi meşgul edebilmektedir. Maçlar bir buçuk, iki saat devam etse de onun seyircilerini asgari bir hafta ve hatta daha fazla, bazen de aylar boyunca meşgul etmektedir.

Aslında yapılan maçların takımlar arasında karşılıklı bir yarışma olma özelliği ötesinde bir anlamı bulunmamaktadır. Konu seyirciler açısından da tutulan takımın başarısı ile sevinilen ve oynanan oyundan zevk alınan bir karşılaşma olma özelliğinin ötesinde bir anlamı bulunmamaktadır.

Bu durumda ne bir takım deplasmana çıktığında bir harbe gitmektedir ve ne de kendilerinin sahasına gelen takım baskına gelmiş bir ordudur.

Durum böyle değerlendirilmediği sürece her iki takımın bir sonraki takımla yapacağı maç ve maçlar için hazırlanması birer ordu hazırlanması gibi görülecek ve öyle değerlendirilecektir.

Bize düşen görev yapılan karşılaşmaların bir güç gösterisi ve kazanılan maçın bir savaşın zaferi olarak değil, yapılan bir futbol yarışmasının kazanılmış olduğu gerçeğinin göz önünde bulundurulmasını sağlamak olmalıdır. Konuyu bu noktada tutabilir, böyle görüp değerlendirebilirsek ve bundan zevk almaya başlarsak yapılan çalışmalar ve harcanan zaman ve paralar da bir değer kazanmış olur.   

Fakat esefle söylememiz gerekir ki, günümüzde futbol maçları hiç de böyle olmuyor. Ne yapılan iş, yani maçlar, oynanan oyunlar bir spor hareketi olarak ve bir rekabet olarak görülüyor ve ne de sevinç vesilesi oluyor.

Taraftarlar tuttukları takımın rakip takımı yenmesini bir sevinç vesilesi olarak görmek yerine karşısındakini bir düşmanmış gibi görerek, onları yenince bir spor galibiyeti sevincinin ötesinde yapılan bir harbin kazanılması imiş gibi değerlendirmesi ve bu durumu günlerce ayakta tutmaya çalışması dostluğu değil, düşmanlık oluşturmakta ve bunu öne çıkarmaktadır.

Bu bakımdan konuya yarının gençleri demek olan bugünün çocuklarından başlayarak bu konuda eğitmemiz geleceğimiz açısından çok önem arz etmektedir, diye düşünüyorum.  

Yoksa her maçın sonunda bizi hep üzecek pek çok kötü ve asla arzu edilmeyen olaylarla karşılaşmamız mukadder olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları