Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

GİYİM-KUŞAM

Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Görüntü olarak bakıldığında insanları diğer canlılardan (hayvanlardan) ayıran özelliklerden biri de hiç şüphesiz, onların giyim kuşam dediğimiz vücutlarını örten ve onları sarıp sarmalayan üzerlerindeki elbiselerdir.

Her ne kadar bazı hayvanların derileri üzerinde bulunan ve uzayınca da tamamen derilerini kaplayan kıllar ve tüyler bulunsa da bu onların derilerini örttükleri, dolayısıyla bunlarla örtündükleri anlamına gelmez. Çünkü bu kıllar veya tüyler onlar için bir örtü olmayıp vücutlarının dış görünürlüğünü tamamlayan özellik ve güzelliklerden ibarettir.

Eğer bunları içine alarak örtüp kendilerine bakınca yaratılış olarak dış görünürlüğünü engelleyip esas görüntüye mani oluyorsa o zaman ona giysi denir.

Buradan çıkan sonuç şudur: İnsanlar akıllıdır ve akılları onların davranışlarını bilerek yapmalarını gerektirir. Dolayısıyla insanın örtünmesi onun aklının gereği olan bir tercihin ürünüdür. Bu da işin derinliğine gitmeden örtünmenin insan için diğer canlılardan farkının bir neticesi olduğunu bize hatırlatmaktadır. Bundan dolayı da insanoğlu yeryüzünde göründüğü günden beri bir başka hemcinsi yanında yaratılış özelliğini gizleyen bir örtü altına girmiştir.

İnsanlar üzerinde gerçekleştirilen bu örtünmenin özelliklerine bakacak olursak insanoğlunda kadın ve erkek özellikli cinsiyetler için farklı olduğunu görürüz ve görmekteyiz de. Buradan şu neticeye ulaşmaktayız: Kadın ve erkek örtünmeli ve fakat her iki cinsiyetin örtü olarak kullandıkları şeyler birbirinden farklı olmalıdır.

Dolayısıyla insanın üzerinde, özel olarak, taşıdığı bu giysiler hem onları diğer canlılar olan hayvanlardan ve hem de hemcinsleri olan diğer insanlar tarafından bilinmesi için cinsiyet farklılıklarını da belirtmelidir.

Bunlardan sonra şöyle söyleyebiliriz: İlk bakışta karşımızda olan kimsenin kadın veya erkek olduğunu üzerlerindeki giysilerinden anlarız. Durum böyle olunca da kadın kadınlığını bilerek kendisine uygun giyinmeli, erkek de hiç şüphesiz, kendine has olan giysi türünü tercih etmelidir.

Bunlardan birisi diğer cinsiyete mensup kişinin giysilerini benimser ve onları tercih ederek giymeye kalkarsa bu durumda onun aklından şüphe etmemiz gerekir. Çünkü karşı cinsiyetten biri olmak için bir özentisi veya bir saplantısı var demektir.

Gerek hayvanların her cinsini hem de cinsiyet farklılığını gözeterek yaratan Allah olduğu gibi, insan cinsini de cinsiyet farklılığını belirterek ve dolayısıyla bilerek O yaratmıştır.

Bununla birlikte akıllı olarak yaratmış olduğu insanoğluna örtünmesini de emretmiştir.

Bu sebeple insanoğlu diğer canlılardan farklılığını görünüş olarak giysisi ile belirttiği gibi, hemcinsleri arasındaki cinsiyet farklılığına uygun giyinmek suretiyle bu farkı hem belirtmiş ve hem de korumuş bulunmaktadır. Allah da durumun böyle olmasını istemiştir. Nitekim bir âyette şöyle buyurmaktadır: “Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (dışarı çıktıklarında) üst elbiselerini (sokak kıyafetlerini) giyinmelerini söyle.

Bu onların (temiz kadınlar olarak) tanınmalarını ve rahatsız edilmemelerini sağlar” (el-Ahzâb/59).

Öteden beri bildiğimiz mümin kadınların, ninelerimizin, kardeşlerimizin ve annelerimizin giydikleri dış giysileri ise başörtüsü ile omuzlarından başlayan ve topuklarının üzerlerine kadar inen manto ve benzeri giysilerdir.

Böyle giyinen bir hanımın Müslüman bir hanım olduğunun en bariz belirtisi ve kendisine has giyim tarzıdır.

Yazarın Diğer Yazıları