Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Geçmiş yıllar

Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Geçen haftaki yazımızda Hz. Mevlâna’nın ölüm yıldönümü dolayısıyla biraz O’ndan bahsetmiş biraz da O’nu anma toplantısı tertip eden İstanbul Belediyesi’nin bu toplantıda Kur’ân-ı Kerîm diye okuttuğu Türkçe tercümesi okutmasına bakarak geçmişi hatırlamış ve CHP’nin iktidar dönemlerinde dine karşı uygulamaları zihnimizde canlanmıştı.

İstanbul Belediyesinin bu toplantıda yaptığı uygulama aslında 1950 yılı öncesi CHP iktidarlarının tutumunu bize hatırlatmıştı da onun için yazımızın başlığını ‘olduğu yerde durup kalmak’ olarak belirlemiştik. Fakat o dönemin nasıl olduğuna temas etmemiştik.

Bilindiği gibi Cumhuriyetin ilânından sonra Büyük Millet Meclisi oluşturulmuştu. Böylece Meclis üyeleri seçildi ve hükümet de kuruldu. Tabii olarak bu yapılanmalar tek parti iktidarı olarak gerçekleşiyordu. Bu dönem hükümetleri halkın isteğine göre değil, halkın nasıl olması gerektiğine karar veren iktidarın uygulamasına tabi idi. İktidarda ise tabii olarak CHP vardı. Başvekili de İsmet İnönü idi.

Bu iktidarın eğitim öğretim açısından yaptığı ilk icraat din eğitimine son vermek oldu. O dönemin eğitim öğretim yuvaları olan medreseler kapatıldı ve modern eğitim olarak din dışı bir eğitim-öğretim yolu tercih edilmişti.

Bu sebeple de önce halkın inandığı dinin gerekleri değil, olması istenen istikameti hedef alan bir eğitim ve öğretim programını gerçekleştirecek yol belirlenmişti. Bu yol da tabii olarak Batılı devletlerin görüş ve düşünceleri yönünde olması gerekiyordu. Nitekim öyle de oldu.

Tercih edilen bu yol, dini dışlayan, halkın inanışlarına aykırı olan ve dinden uzaklaşan bir yol olarak algılanan istikamette olması gerekiyordu. O’nun için de ilk iş olarak dinin yaşanan istikametine aykırı bir yol tercih edilmişti.

Bu sebeple de ilk iş olarak dinin esaslarını gösteren Kur’ân-ı Kerîm’in ortadan kaldırılması gerekiyordu. Nitekim öyle oldu ve bu istikamette yapılan çalışmalar Kur’ân okunan ve okutulan yerlerin kapatılması ile gerçekleşti.

İbadet mahallerimiz olan Camilerimizde namaz vakitlerinin ilânı anlamına gelen ve günde beş vakit okunan ezan asli ifadelerinden soyutlanarak ve Yaratıcımızın ve her şeyi yaratan mabudumuzun adı olan “Allah” ismi yerine ‘ilâh’ın Türkçemizdeki karşılığı olan ‘tanrı’ kelimesi yerleştirildi. Bu durum l932 yılından itibaren bütün Türkiye’de günde beş vakit minarelerimizden okunan ezan içinde okunarak ilân edildi. Aksi davranışta bulunan kimseler cezalandırıldı.

Aynı zamanda Kur’ân okuma ve okutma yasağı kondu. Aksi davranışta bulunanlar takip edildi ve cezalandırıldı. Bu durum l4 Mayıs l950 de yapılan Milletvekili seçimlerinde Demokrat Parti iktidara gelinceye kadar devam etti.

Demokrat partinin iktidarı ile durum değişti ve günümüzdeki duruma dönüldü. Yaratıcımızın özel ismi olan ‘Allah’ lafzı ile başlayan günümüzde de okunmaya devam eden ezan sesleri duyulmaya başladı.

Bugün Hz. Mevlâna için bir anma günü tertip ederek anma gecesine, güya Kur’ân okuyarak başlama bahanesi ile toplantıyı Kur’ân’ı Türkçe tercümesinden okutarak açmak isteyen İstanbul’un CHP’li Belediye Başkanının bu teşebbüsü, aynı zihniyetin devamı olduğunu göstermektedir.

Aslında bu durum l950 öncesinin CHP’si ne ise günümüzde de o olduğunun ifadesinden başka bir şey olmadığını göstermektedir.

Ne diyelim Allah bunlara akıl versin ve bizleri ve dinimiz onları tasallutundan kurtarsın, Âmin.

Yazarın Diğer Yazıları