
Fırsattan Faydalanma
Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı
Yaşadığımız günler içinde dünya ve âhiret hayatımıza yarayacak işler yaptığımız gibi ne dünyamıza ve ne de âhiret hayatımıza yaramayacak işler de yaparız. Bu yaptığımız hareketlerin kötü ve hem dünya kanunlarına göre ve dinimizin kural ve kaidelerine göre aslında yapılması istenmeyen ve yasak olan fiillerdir. Ama ne var ki, nefsimiz bizi bu işleri yapmaya yönlendirir ve biz de buna karşı koyamayıp bazen isteyerek ve bazen de istemeyerek yaparız. Fakat aslında hem dünya kaide ve kurallarına göre ve hem de inancımız gereği dinimizin doğru görmeyip yasakladığı bu işleri yaptıktan sonra da pişmanlık duyarız.
Eğer dünya hayatımızı yönlendiren kaide ve kurallarına aykırı davranmışsak bundan kurtulma yol ve çarelerini ararız. Fakat bazen din kurallarına aykırı olanları unutur ve onu bir kenara bırakırız. Fakat bu unutma bir müddet sonra bizi aynı ve benzer işleri yapmaya sevk eder. Neticede dinimizin de bizden istemediği günlük yaşayışımıza devam ederiz.
Aslında dinimizin emri olan beş vakit kılmakla yükümlü bulunduğumuz namazlar bizim için hem dünyamız ve hem de âhiret hayatımız için nasıl yaşamamız gerektiğini hatırlatan hareketlerdir. Çünkü kıldığımız ve kılacağımız beş vakit namaz bu hayatın sonunda bir hayatın daha var olduğunu bize hatırlatan zamanlar ve fiillerdir. Ancak çoğu zaman dünya hayatımızın güzellikleri veya sıkıntıları bize böyle davranmamıza engel olmaktadır.
Fakat senede bir ay olarak gelen ve on bir ay boyunca yaşadığımız günleri gözümüzün önüne döken bir ay vardır ki, işte bu ‘Ramazan’ ayıdır. Bu ay bize, gün içinde ve belli bir süre yemek ve içmekten uzak durmamızı gerekli kılar. Biz de bu sebeple bir taraftan tutmakta olduğumuz bu oruçlarla hem Allah’ımızı hatırlar ve hem de diğer günlerde aç kalan kimselerin durumunu yaşayarak öğreniriz.
Gerçi biz neticede sadece akşama kadar bir açlıkla imtihan edilsek de bunun yıl boyu bu kadarını da bulamayan kardeşlerimizin varlığını da bize hatırlatır. Fakat bu hatırlatma bundan ibaret değildir. Çünkü bu günler on bir ay boyunca yaşadığımız hayatımızı da gözümüzün önüne getirir. Dolayısıyla bu günlere kadar geçen günlerimizle baş başa kalır, o günler gözümüzden, gönlümüzden geçer ve pişmanlık duyduğumuz gün ve davranışlarımızı hatırlarız.
İşte Ramazan ayı bizim için bu açıdan çok önemlidir. Bu günlerde tuttuğumuz oruçlar ve kıldığımız namazlardan daha önemli olan bu davranışlarımız olmalıdır. Yani bu fırsatı kaçırmadan bu günlerde duyacağımız geçmişteki bize yakışmayan ve dinimize ve dünyamıza yaramayan işlerden vazgeçip gerçek bir Müslüman hayatına dönmemiz bizim için büyük bir fırsat olmalıdır.
Aynı zamanda da geçmişteki yaptığımız ve işlediğimiz fakat bir Müslümana yakışmayacak davranışlarımızdan da pişmanlık duymalı ve bir daha yapmamak kararı almalıyız.
Neticede Ramazan bizim için bir fırsattır; biz de bu fırsattan faydalanmalı ve fırsatı ganimet bilerek geçmişte yaptıklarımıza, işlediğimiz günahlara tövbe edip bir Müslümanın yaşaması gereken hayata dönmeliyiz. Bu konudaki fırsatçılık meşru bir fırsatçılıktır. Bunu kendimiz için bir ganimet yani zenginlik olarak görmeli ve böyle bilmeliyiz.