
FAİZ MUAMELESİ BİR ALIŞ-VERİŞ MİDİR?
Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı
Bir şey karşılığında bir başka şeyi almak alış veriş muamelesi demektir. Bu da ya bir malın para ile veya başka bir mal karşılığında değiştirilmesi ile gerçekleşir. Bundan maksat ise kendisinde bulunmayan ve ihtiyacı olan bir malı kendisine mal etmektir. Dolayısıyla ihtiyacını karşılamaktır. Karşılığında verdiği mal da kendisinden mal aldığı kimsenin işine yarayacak bir başka mal olacağı için bundan her iki taraf da yararlanmış olacaktır.
Eğer alınanla verilen aynı cins mal olursa buna trampa denir. Eğer verilen mal alınan kadar ve aynı cins olursa bunun adı ödünç alma ve verme demek olur. Çünkü alınan malı, alan kimse aynı ile ödemektedir. Bir kimsenin komşusundan bir ekmek alıp onu tükettikten sonra aynı ekmekten bir tane satın alarak ödünç aldığı komşusuna aldığı ekmeğin karşılığı olarak vermesi böyle bir muameledir.
Konu ile ilgili tarih araştırmaları göstermiştir ki, alış-veriş muamelesi kişilerin ellerinde bulunan malları, kendisinde olmasını istediği bir başka ve o mala ihtiyacı olan kimse arasında yapılan muamele ile başlamıştır. Böyle bir malı diğer bir malla değiştirmenin adı trampadır.
Durum böyle iken yapılan bu tür muamele, malların çeşitlenmesi ve ihtiyaçların çoğalması gibi sebeplerle zorluklar doğurmuş ve bunu kolaylaştırmak için alış veriş aracı olan ve değer ifade eden para icat edilmiştir. Bu madde olarak altın, gümüş veya değer biçilerek basılmış bazı madenler olduğu gibi üzerinde değeri belirtilmiş ve arkasında devlet gücü ve desteği bulunan ve banknot denilen kâğıtlar şeklinde de piyasaya sürülmüştür.
Bugün para deyince akla gelen de bu tip paralardır. Her devletin parası kendi sınırları içinde üzerinde yazılı değer neyse alım gücü de o kadarla sınırlı olmaktadır.
Bu sebepledir ki, bir kimse büyük rakamlı bir parayı küçük rakamlı olanlarla değiştirmek isterse, yani büyük değer ifade eden parayı değer kaybına uğramadan bozdurmak isterse toplamda onun üzerinde yazılı bulunan bir para miktarı ile değiştirebilir. Böyle bir durumda alınan para ile verilen paraları terazinin kefelerine koyup tartsak biri diğerinden ağır gelse dahi bunların piyasada alım güçleri aynıdır. Bunlardan biri diğerine göre daha az veya daha fazla olarak değerlendirilmez.
Ancak para esas itibariyle alış verişte kullanılır. Alış veriş ise bir malın ihtiyacımız olan bir diğer malla değiştirilmesi olduğuna ve bu mallardan birinin karşılığında para kullanmak usul hâline geldiğine göre, alış veriş deyince normal olarak aklımıza para karşılığında bir başka şeyin satın alınmış olması gelir.
Aynı değeri ifade eden bir para karşılığında alınan para da aynı miktarda olur, olması gerekir. Bu da para bozdurmak veya ödünç vermek gibi muameleleri yapmak anlamındadır. Bunda kâr elde etme düşüncesi bizi alış verişin dışına iter. Eğer iki taraftan birinin fazla vermesi söz konusu olursa işte o zaman bu yapılan muameleyi alış verişin dışına taşımaktır. Adı da faizli muameledir.
Gerek mal değişimi ve gerek para ile bir malın satın alınması aynı zamanda bu muameleyi yapan kimselerin sahip oldukları para veya satın aldıkları malda kendi açılarından kazançları vardır.
Fakat aynı değeri taşıyan paraların takasında bir taraftan bir fazlalık olmakla beraber, karşı tarafta bir eksilme, yani zarar vardır. İşte bu fazlalık aynı değeri taşıyan para ve malların değişiminde kendisini gösterir. Adı da faizdir.
En basit ifadesiyle faizli muamele bir alış-veriş muamelesi değildir.