Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Emir Ve Yasaklar

Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Biz insanları ve içinde yaşadığımız kâinatı; canlı cansız, görünür ve görünmez  varlıkları yaratan Allah, canlı varlıklar içinde insanları diğer yaratıklardan ayırmış ve bizlere akıl, fikir, iz’an … gibi, diğer canlı yaratıklardan ayıran özellikleri de vermek suretiyle dünyadaki konumumuzu da belirlemiştir.

Bilindiği gibi kısaca ve genel olarak söyleyecek olursak ‘akıl’, insanda bulunan, fakat nerede olduğu ve nasıl işlediği bilinemeyen düşünce, anlama ve tedbir alma… kabiliyeti demektir. ‘Fikir’ de düşünme, doğruyu eğriden ve yanlıştan ayırabilme ve zihinde oluşan düşünme kabiliyetidir. ‘İz’an’ ise anlayış, feraset ve zekâ demektir.

Bu özelliklerle yaratılan ve bunlara sahip kılınan biz insanlar, diğer canlı yaratılmış varlıklardan farklı olduğumuz için de dünyada yaptıklarımızdan ve yaşadığımız ömrümüzü nerede ve nasıl harcadığımızdan sorumlu tutulmaktayız. Yani dünya hayatımızda yaşadığımız ve içinde bulunduğumuz olaylardan âhiret hayatımızda sorumlu olacağız.

Hiç şüphesiz her şeyi yaratan Allah’tır. Durumun böyle olduğunu da biz insanlara ilk insanlardan başlayarak her geçen dönemde ve dünyanın farklı bölgelerinde gönderdiği peygamberleri aracılığı ile duyuran da Allah’ımızdır.

Dünyamızın artık son dönemlerini yaşadığımız asrımızda da durumun böyle olduğunu bilmekteyiz. Ne var ki, dünya mal ve nimetlerine kapılıp başkasında olup da bizde bulunmayan özellikleri ve güzellikleri kıskanma çabamızı bir türlü bırakamadık ve bırakamıyoruz. En basitinden kendimizi dünyanın en akıllısı ve zekâ yönünden de en zekisi olarak görmekten bir türlü alamıyoruz.

İçinde yaşadığımız günlere şöyle bir bakıp kendimizi de içine katarak durumumuzu düşünüp değerlendirelim. Son yıllarda ve aylarda dünyanın, yani biz insanların imtihan edilmekte olduğumuzu bir görmeye çalışalım. Bu imtihan bilindiği gibi, yaşamakta olduğumuz dünyayı kasıp kavuran hastalık, yani korona virüsün yaşattığı hastalıktır.

Bu hastalığın nasıl ve nereden geldiğini ve kimlere nasıl musallat olduğunu, diğerlerine nasıl bulaştığını ilgili kimseler değerlendirip bildirmekte ve bu konu ile ilgili olan resmi makamlarımız da halkımıza nasıl davranmaları gerektiğini bildirmektedir. Fakat ne yazık ki, insanlarımız yani hepimiz kendimizi korumak yerine ya durumu bildirenlere karşı çıkmak veya kendilerini herkesten daha iyi bilen bir kimse olarak görmekten kaynaklanan bir düşünceden olsa gerek, söylenen ve yasaklanan şeylere aldırış etmeden ‘keyfe mâ yeşa’ yani istediğimiz/dilediğimiz gibi yaşamayı uygun buluyor ve öyle davranıyoruz. Yapılan ikaz ve uyarılara asla aldırış etmiyoruz.

Neredeyse konu ile ilgili olanların tamamına, yani konuyu yakın takipte olup değerlendirebilenlere ve ömürlerini bu konuda harcamış olanların verdikleri emeklerin üzerine bir çizgi çekmeyi âlemin akıllısı olmanın bir göstergesi olarak görmekteyiz.

Diğer taraftan inanan ve her şeyin Allah’tan olduğunu bilip düşünenler de aynı yolu takip etmektedirler. Yani hastalıktan sakınmayı gerçek imana ters olarak görüp değerlendirmeye çalışanlar da eksik değildir.

Her şeyin yaratıcısı Allah’tır. Hastalığı ve hastalığı yayan mikrobu da Allah yaratmıştır. Fakat kişinin sağlığını koruması gerektiğini ve bu konuda nasıl davranacağımızı da bize bildirmiş bulunmaktadır. Öyle olunca da bulaştırmaktan sakınmayan ve bulaşmaz diyerek kafasına göre hareket edenler de kendi fiillerinden sorumludurlar.

Yazarın Diğer Yazıları