Eğitim Ve Öğretim
Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı
Bilindiği gibi önümüzdeki günlerde yeni eğitim ve öğretim yılına gireceğiz. Bu sebeple biz de bu konuya bir dikkat çekelim istedik. Çünkü genel olarak çocukların okula gitmeleri anne babalar için bir nevi, belli bir süre için de olsa, evdeki kalabalığı azaltma ve evden çocukların uzaklaşması neticesinde belli bir rahatlama hissi vermektedir.
Aslında anne ve babalar çocuklarını evden uzaklaştırarak rahatlama hissinden önce gelişmekte ve belli yaşların gereği olan bilgi edinme yeteneklerini zamanında elde ederek yetişmeleri için gereken fedakârlıkları gösterme konusunu kendileri için bir görev bilmeli ve bu konuda gereken iş ve işlemleri yapmalıdırlar.
Tabii çocuklarımızın eğitim ve öğretimleri konusu yalnızca ebeveynlerin işi değildir. İçinde yaşadığımız toplumdan oluşan millet ve onun oluşturduğu devlet ve yöneticiler de yetişmekte olan çocukların ilerde yapacakları işleri göz önünde bulundurarak önceden gerekli tedbirleri almak durumundadır. Özellikle de bu çocukların âkıbetini düşünürken içinde yaşadığımız toplumun ve bu toplumun oluşturduğu devletin âkıbetini düşünmek demektir. Bundan dolayı Devletimiz bu konuda gerekli tedbirleri almış ve çocuklarımızın yetişmesinde gereken imkânları sağlamış bulunmaktadır.
Bilindiği gibi bu konu ile ilgilenen bir Bakanlık bulunmaktadır. Hem de bu bakanlığın bütçesi bakanlığı, bu açıdan, önde gelen bakanlık noktasına taşımış bulunmaktadır. Bilindiği gibi bu bakanlığın adı ‘Milli Eğitim Bakanlığı’dır. Bu Bakanlık adından da anlaşılacağı üzere yarının büyükleri olacak çocukların (çocuklarımızın) eğitim ve öğretimleriyle ilgilenmek için kurulmuş ve görevlendirilmiştir.
Bakanlığın adı her ne kadar ‘Milli Eğitim’ olarak adlandırılmış ise de Bakanlığın faaliyetlerine baktığımızda eğitimden önce öğretimle meşgul olduğunu görmekteyiz. Çünkü herkesin bildiği gibi, Öğretimi yönlendirecek olan birimler ‘ilköğretim’ ‘orta öğretim’ ve ‘yüksek öğretim’ olarak belirlenip kademelendirilmiştir. Bundan da anlaşılacağı üzere Bakanlıkça çocukların eğitimi öğretimlerinden öne alınmıştır. Yani Bakanlık içerisinde eğitim, öğretimden önce gelmektedir. Nitekim eğitim ve öğretimi plânlayan ve yönlendiren üst kurul ise ‘Talim ve Terbiye Kurulu’dur. Burada da öğretim ön plândadır. Diğer bir ifade ile terbiye öğretimin içerisine bırakılmıştır. Açıkça söyleyecek olursak bugün Bakanlıkta ön plânda olan ‘eğitim’ değil, öğretimdir. Eğitim, aynı zamanda sınırlı olarak ikinci plânda düşünülmüştür.
Şöyle düşünebiliriz: Çocukların öğretimi aynı zamanda onların eğitimi anlamını da taşımaktadır. Fakat konuya anne ve babalar açısından baktığımızda durumun böyle olmadığını fark ediyoruz. Çünkü çocuklar her ne kadar okuldan okuma-yazma ve bilgi edinme imkânlarını buluyorlarsa da eğitim (yani terbiye) açısından gerekli neticelere ulaşamıyorlar. Bu da onları üzüyor. Sonra da şöyle düşünüyorlar: ‘okusun bir yere atansın da bu yeter’. Netice de eğitim ve öğretimiz sadece bir devlet memuru olmaları için eğitim ve öğretim hizmeti vermiş olmaktadırlar.
Bu konunun üzerinde düşünmeye değer olduğunu düşünüyorum.