Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

EĞİTİM VE ÖĞRETİM MESELEMİZ

Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

    Günümüzde en çok konuşulan konulardan birisinin de eğitim ve öğretim meselemiz olduğunda şüphe yoktur. Yıllardır bu mesele çeşitli sebep ve vesilelerle gündeme gelir ve fakat artık gündemimizden düşmüştür veya düşme noktasına gelmiştir, diyemiyoruz.
    Diyemiyoruz, çünkü rayına oturmuş değildir. Yani olması ve oturması gereken yere bir türlü oturamamıştır. Ya oturtulmak istenen yere sığmamış veya o yeri dolduramamıştır. 
Çünkü eğitim ve öğretimi günün şartlarına uydurmak için onu sil baştan yapamazsınız. Eğer bir değişim ve gelişim yapacak iseniz eldeki imkânlara bakarak belli bir süre içinde gerçekleştirmenin yollarını aramanız gerekir. Hangi durumda olduğunuza ve ulaşmak istediğiniz noktaya önceden bakarak oraya nasıl ulaşabileceğinizi düşünüp yol haritası çizerek plânlamanız gerekir.
Böylece hiç olmazsa nereye nasıl ulaşacağınızı görür ve oraya ulaşabilmek için eğitimin temel unsurlarından hangisinde eksikliğin veya aksaklığın olduğunu tespit edip önce onun telâfisine bakarsınız. 
Benim işim acele binaenaleyh hemen her şeyi değiştirelim ve yeni baştan başlayalım derseniz, attığınız her adımı boşluğa atmış olur ve ayağınızı yere basmadan havada yürür ve gelişme konusunda havanda su döversiniz. 
Neticede olduğunuz yerde saymayı bırakın geriye gitmiş olusunuz. Bu durumda ilk eğitim ve öğretim şekline dönmek isteseniz de artık dönemezsiniz. Çünkü onun da yerinde yeller esmektedir. 
Sanki bu günkü görüntü de bu tespitleri ortaya çıkarmış görünüyor.
Bilindiği gibi iyi ve yeterli bir eğitim ve öğretim yapabilmek için bazı şartlar, daha doğrusu eğitim ve öğretimin temel elemanlarının tamam ve birbiriyle uyumlu ve hatta birbirini desteklemesi gerekir. Hem de bundan ve her şeyden önce hedefin belli olması, yani bilinmesi şarttır. 
Hedeften kasıt, ne kadar ve hangi öğrencileri hangi seviyede yetiştirmek gerektiğinin bilinmesi demektir. 
Sonra eğitim ve öğretimi gerçekleştirecek temel elemanların göz önüne alınması da şarttır. Bu elemanların başında okul, öğrenci, öğretici/eğitici, hedef program ve oraya ulaştıracak kaynak gelir. 
Bugün bunlara baktığımızda okul/dershane konusunda her hangi bir sıkıntıdan bahsedilmemektedir. Çünkü son on beş yılda bu konu her halde tamamlanmış görünmektedir. Dolayısıyla sınıf mevcutları da istenen ve beklenen seviyeye indirilmiş durumdadır. Ancak bu durum daha çok hedefe ulaştırabilecek eğitim ve öğretim elemanına ihtiyaç duyulmasını doğurmuştur. 
Yeteri kadar elemanın varlığından söz etmemiz pek mümkün görünmüyor. Hâlbuki bu elemanın eksikliğini bir başka şekilde telâfi etmek de mümkün olamaz. Çünkü her yüksek tahsil yapmış kimsenin bu işi yapabileceği beklenemez. Bu ayrı bir eğitim gerektirir. Yüksek tahsil öğrenimi görmüş olsa bile adam yetiştirmek ayrı bir sanattır. Herkesten bu beklenemez. Üstelik eğitim ve öğretimin yetiştireceği öğrencilerin ulaşmak istedikleri sahalar ve bunların gerektirdiği kabiliyetler eskisinden daha çok teferruatlandırılmış görünmektedir.     Bu durum başlı başına bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Üstelik eğitim ve öğretimin temeli öğretmen olarak bilindiğine göre her şeyden önce bunun düşündüğümüz neticeye ulaşabileceğimiz verileri gerçekleştirecek kabiliyet ve yetişmişlikte olması da şarttır. 
Kitap meselesi de halledilmiş görünüyor. Çünkü bunu devlet üstlenmiş ve kendi sahasında düzgün bir akış içinde ilgili yerlere ve zamanında ulaştırılabiliyor. Öğrenci, öğretmen ve velilerinin bu konuda her hangi bir şikâyetleri olduğuna şâhit olmadık. Sadece memnuniyetlerini haberlerde izleyebiliyoruz. Konuya devam edeceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları