Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Eğitim Ve Öğretim

Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Bir insanın hayatında en önemli olayın eğitim ve öğretim olduğu muhakkaktır. Çünkü insan dünyaya çocuk, daha doğrusu bebek olarak gelmektedir. Bebek ise ne kendisini ve ne de kendisini dünyaya getireni tanır veya bilir. Onun için doğum yapan anne her şeyden önce doğan bebeğe kendisini tanıtmak durumundadır. Annenin doğurduğu bebeğe kendisini tanıtabilmek için ilk yapacağı şey onun karnını doyuracak yolu öğretmek ona karnını doyuracağı memeyi tanıması için yol göstermektir. Bu da onu doğumundan itibaren her acıktığında memesi ile buluşturması onun karnını ancak böyle doyurabileceği noktasında onu eğitmesinden geçer.

Bu durum böyle devam ettiği süre içinde bebek de karnının acıktığını hissettikçe konuşamadığı, eli ve ayağı ile de ona ulaşamadığı için bu öğrendiği noktada ağlamakla annesini uyarmaktadır. İşte annenin bebeği ağlayınca onu susturmanın yolunun emeceği memeye ulaşabilmek olmasını öğrenmesi bir eğitimdir. Daha doğrusu bir eğitimin neticesidir. Bu eğitimin sonunda bebeğin karnını nasıl doyuracağını öğrenmesi de bir öğretimdir.

Bundan da anlıyoruz ki, eğitim ve öğretim insanlarda doğumla başlamaktadır. Ne var ki, eğitim ve öğretim insan için başladığı yerde bitmemektedir. Zira yeni doğan bir bebek bulunduğu halde kalmaz. Her gün bir önceki günden farklı bir noktaya erişmektedir. Yani büyümekte ve farklı bir konuma gelmektedir.

Bu sebeple de süt emme zamanı bitmekte ve sütten başka şeylerin de kendisi için lüzumlu hale geldiği kendisi tarafından hissedilmektedir. Diğer bir ifade ile bebeklikten kurtulan bir çocuk karnını doyurabilmek için daha başka şeylerden de faydalanması gerektiğini hisseder. En azından bu durumu ev halkının yemek zamanında bir araya gelerek yaptıkları yemek yeme hareketlerini kendisi için de geçerli olabileceği hissine ulaşır. Annesinin zaman içinde onun yiyebileceği yemeklerden ağzına ulaştırması ise onun yeni bir şeyle karşılaştığını ve hoşuna giderse annesi ondan kendi ağzına aldıkça kendisine de vermesi için bazı hareketlerde bulunması da doğaldır. Zaman ilerledikçe de bu çocuk hayatın diğer noktalarda da devam ettiğini ve kendisinin de bu noktada bir şeyler yapması gerektiğini hareketleri ile belirginleştirir.

Unutmayalım ki, hayat devam etmektedir. Bebeklikten sonra gelen çocukluk döneminde de onun yeni şeyler dikkatini çeker ve o da büyüklerinin dikkatini çekecek şekilde hareket etmeye ve yeni gördüğü şeylere yakınlaşıp onları tanımaya çalışır. Derken belli bir yaşa gelince de anne ve babası sadece onun istekleri çerçevesinde hareket etmenin onu yetiştirmeyeceğini bildikleri için de onun ilgilenmesi gereken şeyleri ona göstererek onları nasıl kullanacağı noktasında dikkatini çekmeye çalışırlar.

Durum böyle devam ederken, anne ve baba çocuklarının büyüyünce nasıl bir kimse olmasını kafalarına koymuşlarsa çocuklarını da bu noktaya doğru yönlenmesi için hareketlerini belli noktalara çekmeye çalışırlar.

İşte böylece eğitim ve öğretim aile içinde başlamış olur. Ancak eğitim ve öğretim bundan ibaret değildir. Kişinin içinde yaşadığı ailesi ve ailesinin içinde yaşadığı toplumun da kendi çapında bir takım müstakil davranışları bulunmaktadır. Bu sebeple de yeni yetişmekte olan çocuk, bu ortamın içinde yaşayacağından, onların kabullerine göre yetişmesi ve onlardan farklı bir yolda yürümemesi arzu edildiğinden bu sefer yeni bir eğitim ve öğretime ihtiyaç bulunmaktadır.

Dolayısıyla günümüzde eğitim ve öğretim deyince aklımıza ilk gelen de çocuğun bundan sonra başlayacak olan hayatında gerekli olan eğitim ve öğretimdir.

Buna göre bizim eğitim ve öğretimimiz nasıldır ve nasıl olmalıdır? Sorusuna eğitim ve öğretimimize bakarak değerlendirmemizi gelecek yazımıza bırakalım, inşaallah.

Yazarın Diğer Yazıları