Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

DÜNYA VE ÂHİRET HAYATIMIZ

Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Bilindiği gibi bizi yaratan Allah üzerinde yaşadığımız dünyayı da yaratmıştır. Genel olarak değerlendirip söyleyecek olursak ‘görünen ve görünmeyen, bilinen ve bilinmeyen’ kâinat dediğimiz âlemde ne varsa Allah tarafından yaratılmış ve bu yaratılan varlıklar boşuna yaratılmamıştır. 
Yaratılanlar içinde tabiidir ki, biz insanlar da bulunmaktayız. Bildiğimiz akıllı ve irade sahibi tek yaratık ise insanlar, yani biziz. Bundan dolayı görünen ve görünmeyen varlıkları tanımaya ve onlardan faydalanma yollarını araştırmaya tabi tutulan da bizleriz. 
Bu arada bizim dünya üzerindeki yaşantımızın bir süresinin olduğu ve herkesin ömür dediğimiz kısa veya uzun olarak görüp tavsif ettiği bu süreyi tamamlayarak bu dünyadan ölüm dediğimiz bir olay sonunda terk edeceği bir hayatımızın varlığını da bilmekteyiz. 
Bu bilgimiz nazari olmaktan yani Allah’ın bildirmesinden öte, yaşadığımız ömür içinde bizzat görerek fiili olarak da bilgimiz dâhilindedir. 
Her gün karşılaştığımız, tanıdık tanımadık insanların ölüm haberlerini duymakla ve bizzat yakınlarımızın aramızdan ayrılmaları da bizim bilgilerimizi tazelememize yardımcı oldukları veya olması gerektiği halde, her nedense ölümün verdiği duyguları üzerimizden bir an önce atarak yine dünya hayatına, ölüm bizden çok uzak imiş gibi davranmaya devam etmekteyiz. 
Aslında durumun böyle olması biz insanlar için kaçınılmaz bir şeydir. Çünkü her ne kadar ölüm herkes için takdir edilmiş bir olay olsa da yaşayan bizler için, başkalarının ölümü bizim için bir hatırlama ve ibret almanın ötesinde fazla bir şey ifade etmemektedir.   
Ancak bizlerin bu ölümlerden, her şeyden önce, bizim de uzak veya yakın bir gün öleceğimizi ve ebedi hayatın yolunu tutacağımızı hatırlayıp düşünmemiz ve dünyada iken âhiret hayatını kazanacağımız bir yaşayışa doğru yönelmemiz gerekirken sanki dünya hayatına daha bir hırsla bağlandığımız gerçeği ile karşılaşıyoruz. 
Böyle bir duruma düşüp bu durumu gerçekleştirmemizde ‘hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi âhiret için çalışmamız gerektiği’ düsturunun sadece birincisini ele alıp onu gerçekleştirme hırsımızın sebep olduğu muhakkaktır. Unutulmaması gereken ise âhiret hayatımızın da dünyadaki hayatımızda kazanılacağıdır. 
Ayrıca ikinci hayatımız birincisi gibi kısa veya uzun sürede gelip geçici olmayıp devamlı olacaktır. Her şeyden önce bunun bilinmesi ve bu hayatın geçici hayatımızda kazanılabileceği idrakinde olmamızdır. 
Nitekim Kur’ân’da ‘Hadid Suresi 20. âyette Allah dünyadaki hayatımıza şöyle bir örnek vererek hatırlatmada bulunmaktadır: “Bilin ki (ey insanlar) bu dünya hayatı, sadece bir oyundan, geçici bir eğlence ve güzel bir gösteriden, birbirinizle büyüklük yarışı(na girmenizden) ve daha çok servet ve çocuk sahibi olmanızdan ibarettir”.
Dünyayı sevelim. Onun nimetlerinden istifade edelim, ancak ebedi hayatın bu dünyada elde edileceğini de asla unutmayalım ki, her iki dünyamız bizim için mutluluk getirsin. Birisine ve özellikle de geçici olana sarılıp orada kalmayalım.

Yazarın Diğer Yazıları