Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Ayasofya'nın açılması ve hatırlattıkları

Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Bilindiği gibi geçtiğimiz günlerde Ayasofya Camiinin yeniden ibadete açılışı gerçekleştirildi. Tabii olarak ‘Cami’ veya ‘Mescid’ deyince tabii olarak aklımıza Müslümanların ibadet yerleri, yani mabetleri gelir.  Bundan dolayı da gerçek Müslümanlar memnun olurlar. Nitekim öyle oldu. Fakat böyle bir durumda memnun olmayanlar ise bu durumdan rahatsız olurlar. Çünkü Müslümanların daima aleyhlerine olan ve olacak olan şeyler onları rahatsız eder. Nitekim öyle de oldu.

Hiç şüphesiz Müslüman olmayan kimselerin davranışları, sadece Müslümanların dinlerinin ayrı olmasından değil, aynı zamanda onların asla gelişip dünya ve âhiretlerine yarayacak neleri varsa onları kıskanmalarından da kaynaklanmaktadır.

Çünkü Müslümanlık en son dindir ve kendileri de bu dine davetlidirler. Ne var ki, onların Müslümanlığı kabul etmeleri geçmişten günümüze elde ettikleri dünyalıklarına bu kadar önem vermemelerini gerektirir. Dikkat ederseniz günümüzde Müslümanların yaşadıkları dünya gerek altı ve gerek üstü itibariyle diğer bölgelerde yaşayan ve Müslüman olmayanların devamlı dikkatlerinin üzerinde olduğu bölgelerdedir. Onun için buralardan Müslümanları uzaklaştırmak, ayrıştırmak ve bir araya getirmemek ve aralarında devamlı olarak şu veya bu sebeple fitne çıkarmak peşindedirler.

Nitekim durum günümüzde böyle olduğu gibi geçmişten günümüze de hep böyle olagelmiştir. Dikkat ederseniz NATO gibi kuruluşlar bile günümüzde böyle davranmaktadır.

Konu ile ilgili olarak geçmişe doğru bir göz atımızda durumun böyle olduğunu görmekteyiz. Benim hatırladıklarımı zikretmem yerinde olacaktır, diye düşünüyorum. 

Bilindiği gibi Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları içinde yer alan insanlara bakacak olursak genel olarak Müslümanlardır. Yani Osmanlı, Müslümanların yaşadıkları bölgeleri sınırları içine almıştır. Diğer bir ifade ile bu sınırlar içinde yaşayanlar Müslümanlardır. Ne var ki, kuşattığı bu sınırların içinde yaşayanlardan münferit veya topluluk olarak başka dinden olanlardan da bulunmaktadır. Ancak bunların inançlarına ve inandıkları dinlerine her hangi bir müdahale söz konusu olmamıştır.

Günümüzde Müslümanlardan Avrupa ve Diğer kıtalarda yer alan ve halkı genel olarak Müslüman olmayan devletlere bir göz atacak olursak, Müslüman olan, özellikle de bu memleketlere işçi olarak çalışmaya gitmiş bulunan, kardeşlerimiz rahat ve huzur içinde bulunmamaktadırlar.

Kendilerini ileri ve medeni olarak görseler de bunların en medenilerinin sınırları içinde işçi olarak bulunan Müslüman kardeşlerimizin bile kendi dinlerini istedikleri gibi yaşayamadıklarını görmekteyiz. Yıl veya ay geçmiyor ki, o memleketlerde bulunan ve çoğu derme-çatma da olsa tedarik ettikleri mescidlere saldırı olaylarını duymuş olmayalım.

Haydi Müslüman olmayanların Mescid iken müze haline dönüştürülen Ayasofya’nın tekrar mescid haline dönüştürülmesinden ve içinde tekrar Müslümanların ibadet edeceklerinden Hıristiyanların rahatsızlık duymasını anlayalım. Ya bazı Müslümanların tavırlarına ne diyelim.

Bana göre 1950 den önce iktidarda bulunan ve doğrudan Camileri ve KUR’ÂN Kurslarını kapatıp ezanı da Türkçe okutan CHP kalıntıları ellerinden kaçırdıklarına inandıkları o günleri tekrar Müslüman halkımıza yaşatmak arzularını ızhar etmektedirler. 

Gerçekten benim aklımın erdiği Konya’da bile ancak 1950’li yıllarda eski hâline kavuşan cami ve mescidlerimiz vardı. Bunlardan üç örnek vermek istiyorum. Meselâ, Hükümet binamızın yanında bulunan ve halk kütüphanesi olarak kullanılan ‘Hacı Hasan Camii’ 1952 yılında cami olarak açılmış, Konya’mızın en büyük camii olan ve içine bir nevi askeri malzemelerin yerleştirildiği ‘Alaaddin Camii’ ise 1954 yılında eski haline kavuşturulmuş ve ibadete açılmıştı. Taş eserleri Müzesi olarak kullanılmakta olan İplikçi Camii ise ancak 1959 yılında ibadete açılabilmiş ve eski, asli haline kavuşturulmuştu.  

Üstelik 1950 yılından önce ezan da Türkçe idi. Halbuki, kiliselerde çan sesleri durdurulmamıştı.

Ben daha fazlasını söylemeyim, fakat konuyu siz düşünerek değerlendirin.

Yazarın Diğer Yazıları