
AİLENİN ÖNEMİ
Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı
Aile deyince akla ilk gelen onun bir kurum ve cemiyetin bir öğesi olduğudur. Çünkü toplum dediğimiz cemiyeti oluşturan ve onu ayakta tutan sosyal kurumların başında aile gelir.
Bu açıdan baktığımızda bir cemiyetin sağlamlığını aile kurumunun bu yapısı oluşturmaktadır. O sağlam olursa onun oluşturduğu cemiyetin sağlam olması da sağlanmış olur.
İşte bu sebepledir ki, İslâm’ın ilâhi kaynağı Kur’ân-ı Kerîm, en açık bir şekilde aileyi oluşturacak temelleri belirleyen hükümlerini en açık bir şekilde açıklamış bulunmaktadır.
Buna göre bir cemiyette aile yapısı ne kadar sağlam ve güçlü olursa onlardan oluşan toplumun yapısı da o kadar güçlü olur demektir. Çünkü cemiyetin bir üyesi olan her bir fert, her şeyi ilk defa ailede görür ve oradan alır. Meselâ, ilk olarak konuşmayı ailede öğrenir ve dolayısıyla da ilk bilgiyi ailesinden alır. İşte bundan dolayıdır ki, dinimiz aile yuvasının kurulması ve onun devam ettirilmesi gerektiğine dikkat çekmiş ve bu konu üzerinde hassasiyetle durmuştur.
Daha da açık bir ifade ile diyebiliriz ki, Kur’ân-ı Kerîm’de en açık ve geniş bir şekilde bildirilen hükümlerin başında aile ile aile ile ilgili olanlar gelmektedir.
Özetle bu konuda şunları söyleyebiliriz: Dinimiz nikâhlanarak evlenmeyi meşru ve uygun bulup aile yuvası kurmanın yolunu bu şekilde belirlemiş ve bunu teşvik etmiştir. Buna göre aile yuvasını kurmanın tek yolu vardır, o da nikâh yoluyla evlenmektir.
Böylece aile yuvasında doğacak çocuklar neslin kötüleşmesini engellemiş olur. Çünkü neslin devamını sağlayacak olan nikâhla kurulan aile içinde dünyaya gelen çocuklar olacaktır.
Bu bakımdan İslâm Dini sırf şehevi arzuları tatmin etmek için evlenmeyi teşvik etmediği gibi, yeterli de bulmaz. Ayrıca nikâh olmadan da nefsin tatmin edilmesini yasaklamış bulunmaktadır.
Dinimizin teşvik ettiği evlilikten gaye iyi bir yuva kurmak ve bu yuvada sağlam nesiller yetiştirmektir. Böylece Müslümanların sayısının artmasına yardımcı olmaktır.
Nitekim Hz. Peygamber (as.) Efendimiz de bu konuda şöyle buyurmuşlardır: “Evlenin çoğalın, çünkü ahrette diğer milletlere karşı sizin çokluğunuzla övünürüm”.
Bu hadis bizlere nikâhla evlenmenin dinimizce iyi ve güzel bir davranış olduğunu ve bunun için teşvik edildiğini gösterdiği gibi, konunun uhrevi yönünü de göstererek hatırlatmaktadır.
Burada şu hususa da dikkat etmemiz ve görmemiz gerekir: Hz. Peygamber’in (as.) istediği neslin kendisiyle övünebileceği bir nesil olmasıdır. Yani aile içinde doğacak çocukların sadece doğmaları ve büyümeleri yeterli olmayacaktır. Bunların aynı zamanda Hz. Peygamber’e (as.) ümmet olabilecek vasfı da kazanmış olmaları gerekir. Bunun da yolu şüphesiz, bu nesillerin dindar olarak ve intisap ettikleri İslâm Dininin gereklerini yerine getirecek şekilde yetiştirilmiş olmalarından geçer.
Bundan da açıkça anladığımız gibi, Müslüman bir ailenin hedefi kurduğu ailede sadece çocuk sahibi olması değil, aynı zamanda bu çocukların dindar olarak da yetiştirilmesi gerekir.