
Afgan Göçmenler
Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı
Günümüzde en çok konuşulan veya konuşmalarımızda en çok gündeme gelen konu Afgan kardeşlerimizin durumları gelmektedir.
Bilindiği gibi Afganistan’da epey bir zamandan beri bir takım huzursuzlukların vuku bulduğu ve çözümlenemediği bir hayat sürmekte idi. Bunun üzerine yirmi yıl kadar önce Amerika buraya büyük bir askeri birlik yerleştirdi. Zahiri bir huzurun temin edildiği görülmekte ve düşünülmekte idi. Ancak Amerika geçtiğimiz günlerde askerlerini çekip götürdü. Neticede görüldü ki, huzur temin edilememiş.
Bir devletin müstakilliği demek yönetici idarenin yönetilen halkının içinden gelen ve halkının inanç ve yaşayışlarını bilen ve buna saygı duyup bu istikamette bir yönetim sergileyen bir devlet oluşturmak demektir. Nitekim Afganistan da başlangıçta böyle idi. Fakat tebaa arasında çıkan bazı olumsuz ve birbirine aykırı düşüncelere sahip topluluklar oluşmaya ve birbirleriyle zıtlaşarak iktidar olmaya çalışanlar çatışma noktasına gelince de dış güçlerin buraya gelip yerleşmesine ve idareyi ele alıp yönetmeye başladılar.
Ne var ki, bu yeni idarecilerin dinleri ve inançları farklı idi. Bu sebeple de dıştan bakıldığında olumlu bir hayat görüntüsü verse de içerde aynı dine mensup insanların farklı dünya görüşleri sebebiyle aslında içten içe bir zıtlık doğdu. Bu da halkın birbirlerine karşı tutumlarını farklı yönlerde oluşturdu. Kuzeyinde yer alan Sovyetler Birliğinin de bu ayrılıklara ve karmaşaya yol açan davranışları uzak değildi.
Diğer taraftan batısında yer alan İran’ın, Afganistan’ın içten kaynaması demek olan huzursuzluğunun gelişmesinde önemli bir payının bulunduğunun da unutulmaması gerekir. Kırk yıl kadar önce Sovyetler Birliği buradan çekilince iç kaynaşmanın artması üzerine Amerika’nın buraya gelmesi ve yerleşmesi o günden bu yana zahiri bir huzuru sağlamış görünmekte idi. Ne var ki, bu durum da yeni bir huzursuzluğa da sebep olduğu anlaşılmaktadır.
Bu da Afganların yeni göçlerine sebep olmuş görünmektedir. Bu sebeple de bugün Afgan göçmenleri tekrar dünya gündemine yerleşmiş bulunmaktadır. Nitekim Türkiye’ye gelen ve burada kalmak isteyen göçmenler, bizi de rahatsız etmeye başlamış görünüyor. Yani memleketimize gelen Afgan göçmenler bizlerin de bu konuda nasıl davranmamız gerektiğini tartışır hale getirmiş görünmektedir.
Ancak, Afganistan deyince ilk aklımıza gelen bu devleti oluşturan nüfusun tamamının Afganlardan oluştuğu intibaını vermektedir. Halbuki orada bulunan nüfusa, genel olarak, bakacak olursak Türk asıllı olanların azımsanmayacak bir nüfusu bulunmaktadır. Kaldı ki, Afganistanlılar Türk olmanın ötesinde, farklı ırktan olsalar da din olarak Müslüman olan kimselerdir. Bu da bizim onlara sahip çıkmamızı gerekli kılan en önemli etkendir. Çünkü Allah Kur’ân-ı Kerîm’inde “Ancak Mü’minler kardeştir” (el-Ağrâf/49) buyurmaktadır. Bizim bu kardeşliğimiz, bize sığınmak için gelenleri geri çevirmemiz değil, onların bugün başlarına gelen sıkıntılar gidinceye kadar kendilerine sahip çıkmamızı gerektirir.
Dolayısıyla gelen göçmenler hakkında ileri geri konuşmaktan öte onların dert ve sıkıntıları ile meşgul olmamız, elimizden gelen yardımı yapmamız ve onların dertlerine deva olabilmemiz yönünde gereken çareleri aramamız gerekmektedir.