Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

ABD VE RUSYA NE YAPMAK İSTİYOR?

Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Dünyada iki ayrı ve karşıt dünya görüşüne sahip temsileri olarak bilinen iki büyük devletinin son günlerde birbirleriyle atıştıklarına şahit olmaktayız. Hâlihazırda görünen atışma söz düellosuna benzemektedir. Ancak birbirlerini tehdit eden ifadelere yer vermekten de çekinilmemektedir.  

Dışarıdan bakınca neredeyse hemen birbirlerinin boğazlarını sıkacak gibi görünüyorsa da seçilen meydan her iki devletin de dışında kalmaktadır. Yani birbirlerine her hangi bir zarar verecek durumdan uzakta bulunmaktadırlar.

Durum böyle olunca, bunlar birbirlerine zarar verecek kimseler değiller, demekten de kendimizi alamıyoruz.

Her ne kadar birbirlerine karşı birer düşmanmış gibi davranışlar sergileyip söz düellosuna başlamış olsalar da tavırları asla birbirlerine karşı zarar verecek görünmemektedir. Çünkü silâhlarının hedefi birbirleri değildir. Aksine ikisinin de hedefinde öteden beri düşman gördükleri bir Müslüman Devleti ve onun toprakları bulunmaktadır.  

Dolayısıyla gerçek birer atış yapacak olurlarsa verilecek zarar bir başkasınadır. Yani bu iki devlet istedikleri kadar birbirlerine karşı imiş görüntüsü verseler de asla birbirlerine zarar verecek değildirler. Böyle bir tavırdan da tamamen uzaktırlar.

Nitekim yüz yıl önce bunların birbirlerine karşıt olmalarının kimlere zarar verdiğini bizzat görmüş bulunuyoruz.

Gerçi yüz yıl öncesinde dünya devletlerinin iki ayrı düşüncenin temsilcisi olarak görünen devletler arasında ABD’yi görmesek de günümüzde bu iki gruptan birinin temsilcileri arasında fiili olarak görmekteyiz ve hem de bu grubun her yönden başı olarak kendisini takdim etmekte ve öyle görünmektedir.

Bu durumda iki tarafın birbirlerine karşı atıp tutmaları ve efelenmeleri, asla birinin diğerine zarar vereceği anlamı taşımamaktadır. Çünkü Konya tabiri ile ‘yırtılan Deli Bekir’in yakası’ olacaktır.

Konuya yakından baktığımızda ne demek istediğim ayan beyan görülecektir. Çünkü birbirlerine karşı meydan okur görünen bu her iki devlet de askeri faaliyetlerini kendi inanç ve düşüncelerinden olmayan ve hatta inançlarına karşıt bulunan insanların oluşturduğu bir devlet ve onların toprakları üzerinde icra edeceklerdir.

Her ne kadar birbirlerini silâhla, özellikle de füze ile tehdit ediyorlarsa da fırlatacakları her füze karşıt görünen devlete değil, tamamen oyunun dışında yer alan bir başka devlete zarar verecektir.

Bunun açık anlamı birbirlerini sözle tehdit ederken bunun altında, ellerinde yeni icatları olan füzelerin fiilen denenmesi hesabının yattığıdır.

Tabii bu tehditler bu noktada kalmayacak veya kendilerine sağlayacakları faydalar bu kadar sınırlı olmayacaktır. Çünkü özellikle de sınır komşumuz üzerinde denenecek olan bu füzeler bize de bir gözdağı vermiş olacaktır.

Şunu unutmamalıyız: Son yıllarda bizim göze batan ve özellikle de bize karşı olan devletlerin dikkatini çeken iki güzel davranışımız ve bunların neticeleri bulunmaktadır. Bunlardan birisi ekonomik yönden aldığımız yol ve kat ettiğimiz merhaledir. Diğeri ise dünyanın gözü önünde gece ve gündüz demeden sınırlarımızın ötesinde yerleşmekte olan anarşistleri belirlenen hedeflerden temizlemiş olmamızdır.

Üstelik bunları gerçekleştirirken yalnızca anarşistlere zarar verip her hangi bir şekilde meskûn halka zarar vermemiş olmamız, devamlı bir hata ve yanlış yapma fiili arayan gözetleyicilerin beklentilerini boşa çıkarmış olmamızdır.

 

Yazarın Diğer Yazıları