2020-2025 eğitim-öğretim yılı, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde 9 milyon 928 bin 304'ü erkek, 9 milyon 227 bin 267'si kız olmak üzere toplam 19 milyon 155 bin 571 öğrenci, 1 milyon 146 bin 177 öğretmenin sınıflarla buluşmasıyla başlıyor.
Eğitim-öğretim, varlığın her anı, her alanıyla doğrudan ilişkili olması niteliğiyle, sürekli yenilenen, yenileyen, dinamik ve sürekli bir faaliyettir.
Eğitim bilgilenmektir, beceri edinmektir.
Ama formel olarak da disiplinli bir program içinde teorik ve pratik kavrayışların toplamını edinme çabasıdır.
Okulu, öğretmen kadroları, öğrencisi, müfredatıyla bütün unsurlarının nitelikli olduğu bir eğitim sistemiyle ancak başarıya ulaşılır.
Öğretmen açığı tamamen kapatılmalıdır. 20 bin öğretmen ataması henüz gerçekleştirilmiş olmasına rağmen öğretmen ihtiyacı dikkate alındığında bunun yeterli olmayacağı açıktır.
Eğitim sistemindeki reformları kalıcı kılacak olan, okullarda boş ders kalmaması ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerin olmasıdır.
İmkânlar zorlanarak, öğretmen açığı tamamen kapatılmalıdır.
4+4+4 eğitim sistemiyle istenen sonuçların elde edilebilmesi, insanımızın sahip olduğu ahlaki ve toplumsal değerlerin, müfredatın yeniden belirlenmesi noktasında öncelikle göz önüne alınması elzemdir.
İnsan davranışlarını belirleme ve insan karakterini şekillendirme noktasında oynadığı çok önemli rol nedeniyle toplumun sahip olduğu değerlerin yeni nesle aktarılması, belirli bir düzen, iç tutarlılık ve bir sistem dâhilinde verilmesi gerekmektedir.
Öğrencilerimizin, öz güvene sahip, dürüst ve güvenilir, sorgulayıcı ve eleştirel düşünce yetenekleri gelişmiş, inisiyatif alabilen, rekabetçi, girişken ve iş birliğine açık, içinde yaşadığı toplumun sorunlarına duyarlı, toplumsal değerlerinin farkına varan ve buna sahip çıkan, doğal varlıklara ve çevreye karşı duyarlı, toplumsal ve kültürel çeşitliliğe saygılı, en az iki dil yeterliliğine sahip insanlar olarak yetiştirilmesi yeni müfredatın temel felsefesi olmalıdır.
Eğitim-öğretimde çocuğun mutlu ve başarıl olabilmesi için, eğitimcilerin çokça söyledikleri 3 sacayağı sağlam olmalıdır. Tabi ki bunlar, aile, çocuk, öğretmendir.
Bu üçlü sürekli irtibat halinde olursa, aile çocuğu ile ilgilenir takip ederse, o çocuk hem başarılı hem de mutlu olur.
Biz büyükler, çocuklarımıza güven vermeliyiz. Bu güveni verirken de kendisine güvendiğimizi belli etmeliyiz.
Yapılan yanlışlarda kendi çocukluğumuz ile empati yapmalıyız.
Onu yanlış yere cezalandırma yada aşağılayıcı davranışlarda bulunmamalıyız.
Unutmayalım ki onlar çocuk, onlar genç, o yüzden hata yanlış ya da yapmaya müsaitler.
Yaşam tecrübe ile kazanç sağlar, hala her gün yeni şeyler öğrenmiyor muyuz?
Aileler çocuklarını takip etmeliler. Kimle arkadaşlık yapıyor, nereye gidip-geliyor, derslerini ödevlerini zamanında yapıyor mu bunları bilmeliler.
Bunları yaparken de çocuğu-genci sıkmadan ona güveninizi-değer verdiğinizi belli ederek yapmalısınız.
Özellikle ders çalışma-ödev yapma konusunda çocuk ile çok fazla tartışmadan, sakin ve sabırla bu işin öğrencilik görevi olduğunu anlatmalı eğer baş edemiyorsanız da, rehber öğretmeninden destek almalısınız.
Okullarda rehber öğretmenleri ile özellikle ilkokul velileri ve ergenlik çağındaki çocukların velileri irtibat halinde olmalı, çocuklarının sorunlarını paylaşarak onlardan destek almalıdır.
Öğretmenlerimize çocuklarımızı emanet ediyorsak onlara her şeyi ile inanmak ve güvenmek zorundayız.
Eğer bir eğitimci çocuğa yeri geliyor kızıyor ya da canını acıtmayacak, rencide etmeyecek bir ceza veriyorsa n’olur veli olarak müdahale etmeyin.
Ben çocuklarımın okullarında çokça yıl okul aile birliği başkanlığı yaptım.
Okul konuşmalarında hep şunu söyledim.
Benim çocuğum öğretmenine saygısızlık yapıyor, öğretmenine karşılık veriyor, dersin düzenini bozuyor ise ben veli olarak öğretmenin vereceği cezaya razıyım demişimdir.
Eğer çocuklarımız yaptıkları suçlarda biz veli olarak onları savunursak.
O çocuklar yarın her suç işlendiğinde benim babam-benim annem beni kurtarır diye bizden yardım bekler.
O zamanda kayıp eden çocuk olur-veli olur.
Öğretmenlerimizden de ricamız, karşılarındaki her çocuk kendi çocuğu gibi düşünür, eğitimi, ahlakı ile o şekilde faydalı olursa ne mutlu o eğitimciye ne mutlu o çocuğa ne mutlu yeni nesli güçlü gelen TÜRKİYEMİZE.
Yeni yetişen nesle, öğretmenlerimize ve tüm ailelere yeni eğitim-öğretim yılı hayırlı olsun…