Vatandaşın en çok şikâyeti yani yetkililere neden ulaşamıyoruz sorusunu sizinle paylaşacağım.
Bu konuyu açmamdaki sebep, ulaşamayanların yarasını deşmek değil tam tersi kendilerine farkındalık oluşturmak, bazı duygu ve düşünceleri hatırlatmak.
Alacaklı borçluya ulaşamıyor onu anlarız.
İşin içinde maddiyat vardır, para sıcaktır, borçta almış olsa da vermek istemez yada gerçekten yoktur veremez veya buna benzer sebepler vardır.
Bürokratlar işin çözüm noktasındaki kişilerdir.
Vatandaşın derdine çözüm olacak önemli çok önemli makamlardır.
Vatandaş dilinde bazıları çok önemli makam, konu çok önemli olunca ulaşmak zaten mümkün değil.
Neden çok önemli makam?
Çünkü bu işi çözer ise o çözer, onun bu işe gücü yeter.
Nasıl yani kanun karşısında herkes eşit değil mi?
Kanunlar, yönetmelikler, genelgeler, emirler adına ne derseniz herkes için aynı geçerlilikte değil mi?
Bu kişinin önemine göre değişip, delinebiliyor mu?
Ben cidden anlamıyorum, bazen de kafam almıyor.
Peki bu önemli kişilere ulaşmak zorda, bu önemli kişilerin özel kalem müdürü, danışmanları, sekreterleri var.
Onlara damı ulaşmak çok zor.
Evet asıl onlara ulaşmak daha da zor.
Geçenlerde meclise gittim bir vekil ile görüşmek için, vekilin odasına girdim, danışmanı ve sekreterine kendimi tanıttım vekili sordum.
Her ikisi de o kadar yoğundu ki yüzüme bakmaya bile vakit bulamadılar.
İdareciler, vekiller, bürokratlar, sekreterlerini-danışmanlarını kendileri seçiyorlar.
O yüzden maalesef oradaki iyi yada kötü davranış o makamı yansıtıyor yani temsil ediyor.
Bir taraftan da şunu diyorum bu görevi yapacaklar mektebinden gelmiyorsa acaba çok ciddi eğitimli kurslara-seminerlere mi katılmalı ki?
Vatandaşa önem değer versinler.
Peki, özel kalemi-danışmanı-sekreteri eğitime aldık, eğittik düzelttik.
Peki, makama gelen ve vatandaş ile görüşmek istemeyen yöneticilere ne demeli?
Bazı bölgelere hepimiz imreniyor ve özeniyoruz değil mi?
Aralarında tutkunluk, sevgi, ilgi, alaka, bağlılık birbirlerine destek-yardımlaşma o kadar güzel ki.
Kendi içimizde soruyorum, neden biz bunu başaramıyoruz dersiniz?
Acaba bizim özgüvenimiz çok mu fazla?
Ya da güvendiğimiz dağlar çok mu güçlü?
Ama herkes şunu çok iyi biliyor ki bu makamlar ve mevkilerden kimler geldi-kimler geçti, bazı isimler hala anılıyor, bazı isimlerde anılacak ama bazılarından esame yok.
Bu kadar dolmamın nedeni, ben STK’cıyım, günde çok kişi bana ulaşıp derdini sıkıntısını paylaşıyor, bende bana iletilenleri paylaşmak için önce ilgili makamı randevu için arıyorum ama maalesef geri dönüş yok.
Makamın cebini arıyorum o an içinde, sonrası içinde, nezaketen olsa da cevap yok.
Gelinde kızmayın gelinde tepki vermeyin.
Arkadaşlar, insanın insana saygısı, sevgisi yoksa orada yaşamda yoktur orada tartışılacak paylaşacak hiçbir şey kalmamıştır.
İnsanlıktan bahsetmek bile abestir ama şu bilinmeli ki biz insanız ve insanca muamele görmek vatandaş olarak bizimde hakkımız.
İlk seçimlerde karşımıza gelecek adaylara, lütfen ve lütfen şunu söyleyin.
Arkadaş ben varsam sende varsın, ben yoksam sende yoksun sözünü mutlaka iletmeliyiz ki bize hizmetkâr olacaklar bizi temsil etsin. Yoksa çooook sahipsiz kalırız.
Çok önemli olduklarını hissedenlere diyorum ki, bir zamanlar yanına 500 metre yaklaşılmayanlar şimdi toplum içine giremiyorlar, girseler de itibar görmüyorlar.
Bu işin birde öbür tarafı Ahireti asla unutmayın.
Herkesin eninde sonunda sahip olup gideceği aynı toprak.
O yüzden kendinize çeki düzen verin, bu insanlara görevinizin gerektirdiği hizmet vermek için kendinize Sayın Cumhurbaşkanımızı örnek alın.
Vatandaşın hizmetkarı olun.
Halden hale girmek, batmak ve çıkmak biz insanlar içindir.
İnsan, zengin iken yoksul düşebilir; sağlık içindeyken hastalanabilir; Yüksek bir iş başındayken de görevden alınabilir; Bunların tersi de olabilir.
Gücünü ve yüceliğini tek yitirmeyen Allah’tır.
Sözün özü; “Mühür kimde ise Süleyman odur”
Ama o mühür bir gün elden alınırsa vay halinize……