Bir amaç uğrunda ilerlerken, kendin ve inançların dışında, hiç kimseye ve hiçbir şeye ihtiyacın olmadığına inandığın an, herkesin ve her şeyin, yönünü sana çevirdiklerini göreceksin.
Çünkü hayatın, inandıklarındır.
Sen ve inanç...
Kuantum, gerçek dediğimiz her şeyin, koca bir yanılsama olduğunu söylüyor...
Senin tarafından an be an yaratılan bir illüzyon!
Hiç gerçek olduğuna inandığın bir rüya gördün mü?
Ya o rüyadan uyanamasaydık, gerçek dünyayla düşler dünyası arasındaki farkı nasıl anlardık?
Gerçek dediğimiz her ne varsa, beş duyu organımız vasıtasıyla algılanan elektromanyetik enerji dalgalarının, ilgili beyin merkezindeki yorumudur!
Sen ve inancın = Gerçeğin…
İşte bu yüzden gülümseterek ve eğlendirerek, yerinde acılarını hatırlatarak, yerinde heyecanlandırarak ve ara sıra da derinliklere daldırarak ama mutlaka sana bol bol oksijen alıp nefes aldırarak.
Hem bol keyfli ve eğlenceli bir macera gösterisi ve hem de kendinden çok şeyler bulabileceğin, yaşanmışlıklardan oluşan renkli içeriğiyle, an be an nasıl da yaratım halinde olduğunu anlatarak, "hayat" dediğimiz melodiyi tüm notalarıyla çalıyor...
Bir hikaye paylaşmak istiyorum;
Bir gezgin bir köye yaklaşmış, köyün girişinde bilge kadından bilgi almak istemiş.
Gezgin bilge kadına sormuş; bu köyün insanları nasıldır?
Bilge kadın soruya soruyla cevap vermiş: senin geldiğin köyün insanları nasıldır?
Gezgin cevap vermiş; cimri, açgözlü, yalancı, güvenilmez, asık suratlı, mutsuz.
Bilge kadın cevap vermiş: Bu köyün insanları da aynı senin köyün insanı gibi.
Bir başka gezgin gelmiş ve bilge kadına o köyün insanı sormuş.
Yine aynı şekilde bilge kadın soruya soruyla cevap vermiş; senin geldiğin köyün insanı nasıl?
Gezgin cevap vermiş; cömert, güvenilir, dürüst, güler yüzlü, çalışkan, başarılı, mutlu.
Bilge kadın cevap vermiş; bu köyün insanı da aynen öyle.
Hayata nasıl bakarsan o da sana öyle cevap verir.
Düşünce sistemimiz ve bakış açımız kaderimizi belirler.
Kader planında yaşamamız gereken dersler zaten bellidir.
Ancak bu kaderi nasıl yaşayacağımız bizim elimizdedir.
Denizde yüzmesini bilen çırpınır mı?
Elbette hayır.
Hayat da böyledir.
Yaşamın şifresini elinde tutan kişi ne olursa olsun çırpınmaz.
Tatlı tatlı suda yüzer gibi hayatı da pozitif yaşar.
Sen varsan var bu dünya!
Sen varsan ailen var, sen varsan bankadaki paran değerli, sen varsan bindiğin araban, yaşadığın evin, yediklerin, giydiklerin, içtiklerin hepsi, sen varsan var ve seninle "anlamlı"lar...
Senin olmadığın bir dünya kalır mı sanıyorsun geride?
Hayallerin gerçeğe dönüştüğü bir dünyada ÖZGÜRCE yaşamak.
Haksızın HAKLIYI ezmediği, bir dünyada yaşamak.
Barışın, Kardeşliğin, Dostluğun ve Sevginin egemen olduğu bir dünyada YAŞAMAK.
Yaşamak içinde yaşama pozitif katkıda bulunmak.
Sonucunda ‘’İNSACA YAŞAMAK’’ ama sadece İNSANCA YAŞAMAK...